kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Nisan 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Mine Narin, otizmde erken teşhisin çok önemli olduğunu, çocukların eğitimle topluma kazandırılabileceğini söylüyor.

Otizmde erken tanı çok önemli

MİREY MESAYYAH
22.03.2008
Cemiyet hayatının tanınmış isimlerinden Mine Narin beş yıldır otistik çocukların hayata katılabilmesi için büyük çaba sarf ediyor. Narin, Amerika'dan getirdikleri müfredatı uygulayacak eğitmenlerin yetişmesiyle, bu konuda büyük ilerleme kaydedileceğini dile getiriyor..
Beş yıl önce arkadaşı Aylin Sezgin ile Tohum Otizm Vakfı'nı kuran Mine Narin, otizmli çocukların topluma uyum sağlamaları için erken tanının çok önemli olduğunu vurguluyor. Ailelerin yanı sıra okullardaki hocaların da otizm konusunda eğitim almaları için Milli Eğitim Bakanlığı ile sıkı bir çalışmaya giren Tohum Otizm Vakfı, ayrıca bu yıl içerisinde otistik çocukları olan tüm ailelere ülke çapında ücretsiz olarak dağıtılacak bir el kitabının hazırlığı içinde. Beş yıldır vakfın başkanlığını yürüten Mine Narin ile vakfın çalışmalarını konuşmak üzere Şişli'deki eğitim merkezinde buluştuk.

- Tohum Otizm Vakfı'nı kurma fikri nasıl aklınıza geldi?
- Ben eskiden beri eğitim ile ilgili çalışmalarda bulunmak istiyordum. Daha sonra Amerika'da bir yakınımın çocuğunu 'uğraşı terapisti'ne götürdük. Orada bir sürü çocuk gördüm, bu terapi metodu merakımı uyandırdı. Türkiye'ye döndüğümde bunun üzerine iki hafta sonu boyunca toplantılar yaptık. Bu toplantılara profesörler, down sendromlu anneleri, otistik çocuk anneleri de katıldı ve şöyle bir sonuca vardık: Türkiye'ye (uğraşı terapi' yöntemini getirmek mutlaka çok faydalı olacaktı ancak otistik çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerinde çok büyük boşluklar olduğu ve bu konuda bir çalışma yapılması gerekiyorsa, somut bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim. O toplantılardan sonra üniversite arkadaşım Aylin Sezgin ile tekrar bir araya geldik. Üniversiteden sonra Aylin'in ikizleri oldu ve bir tanesi otistik doğmuştu. Bana yaşadıklarını anlatırken, sağlık ve eğitim sistemindeki eksiklerin üstünü de çizmiş olduk ve bir iki hastaneyi de gezdikten sonra Aylin'e benimle birlikte bu alanda çalışmayı teklif ettim ve böylece Tohum Otizm Vakfı'nı kurma kararını aldık.

- Türkiye'de otistik çocuklara yönelik devlet okulları bulunuyor. Sizin farkınız nedir?
- Biz bürokratik olarak henüz okul statüsünde değiliz. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bir rehabilitasyon ve eğitim merkeziyiz. Okul olmak için bazı kriterler var. Müffetişler merkezimizi teftiş ediyor, tüm hazırlıklar bitince 2008-2009 eğitim yılında okul olarak hizmet vermeyi planlıyoruz. Okul programımız, Amerika'da otizm konusunda 30 senelik tecrübesi olan Princeton Charles Development Institute'tan (PCDI) aldığımız yönteme dayanıyor. Eğitim sistemimizdeki özel eğitim öğretmenleri, hem zihinsel engelli hem de otistik çocuklara bakıyor. Hocalar uzman olmadan mezun oluyorlar ve otistik çocuklarla karşı karşıya geldiklerinde bir uzmanlık kazanmadan eğitim veriyorlar. Vakfımızın eğitim direktörü Doç. Dr. Binyamin Birka, bir yıl boyunca PCDI'dan getirdiğimiz müfredatı inceledi. Şu anda da bu müfredatın parçalarını belli programlarla Milli Eğitim'e veriyoruz. Bizim amacımız bu müfredatın tüm Türkiye'de yaygınlaşmasını sağlamak. Eğitim derken, çocuklara beceri kazandırmaktan bahsediyoruz. Bir otistik çocuğa nasıl diş fırçalanacağını, arkadaşlarıyla iletişime girmeyi ve başkalarını selamlamayı öğretiyoruz.