kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Nisan 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Evlilikten sıkıldım, gittim, geri geldim

29.03.2008
Silikon Vadisi'nden iş teklifi alacak kadar başarılı ama şarkı söyleyemeyecek kadar müzik kulağı olmayan bir kadınla, bilgisayarın açma kapama düğmesini bile karıştıran müzisyen bir erkek... Pınar Kapralı ve Kerem Görsev... Yüzyılın en sıcak gününde, Atina'da yüzlerce kişinin aşırı sıcaklardan öldüğü 1987 yılının ağustos ayında, Bodrum'da karşılaşmışlar. Sıcak ve sivrisineklerden başka bir şeyin konuşulmadığı bir ağustos sabahı sahilde sohbete dalmışlar. Robert Kolej mezunu, Amerika'da bilgisayar teknolojileri okuyan Pınar Kapralı, caz müzisyeni Kerem Görsev'den etkilenmiş. Bir hafta diye geldiği tatilini üç haftaya uzatmış. O neşeli tatil sona erince herkes kendi hayatına dönmüş, Pınar Amerika'ya, Kerem İstanbul'a. Altı sene sonra Bebek Otel'de karşılaştıklarında Pınar Kapralı, 'Türkiye'ye dönsem mi, dönmesem mi?' ikilemi içinde sıkıntılı bir gün geçirirken, arkadaşına "Hadi Bebek'e yürüyelim," demiş: "Yorulduk. 'Ne yapalım?' derken Kerem'in çaldığı yere girmişiz. Karşılaşınca mutlu olduk. Tekrar görüşmeye başladık. Sonra çok hızlı gelişti." Önce beraber aynı evde yaşamayı denemişler. Evlenince de hemen çocuk diye tutturmamışlar. Üç yıl beklemişler. Kızları Nisan şimdi sekiz yaşında. Emirgan'ın eski evlerinden birinde yaşıyorlar. Evleri, iki farklı karakterin uyumuyla zenginleşmiş. İki kuyruklu piyano, yüzlerce caz CD'sinin bulunduğu salonda, babanın (Kerem Görsev) sevmediği şarkılar dinlenemiyor! Onlarla geçirdiğim iki saatin ilk saati sıkıcıydı, itiraf edeyim. Kerem Görsev, Türk.net'in kurucusu ve Türkiye'nin sayılı bilişim uzmanlarından olan eşiyle duyduğu gururu, 15 dakika anlattı. Pınar Kapralı ise, röportaja mesafeliydi önce. Sonra herkes birbirine ısındı. Kerem Görsev, yerinden doğruldu, gözlerini aça aça, heyecanla anlatmaya başladı. "Üretkenliğimi kaybettim, sıkıldım, gittim," dedi. Devamı aşağıdaki satırlarda...

PINAR KAPRALI GÖRSEV
* "Canım sıkılıyor," diyen bir insanın önce canının sıkıntısını öğrenmeniz lazım ki daha sonra bir şeyler yapabilesiniz.
* Kerem bence çok insandan daha yalnız.
* Önceden tolere ettiğiniz şeyleri 10 yıl sonra bazen tolare edemiyorsunuz.
* Evde otoriter olan Kerem'dir. Köpeklerimiz bile ondan çekinir.

KEREM GÖRSEV
* "Gazozun gazı kaçtı," dedim. Sarsıntı gibi değil, lodos gibiydi, geldi, geçti.
* 20 senede yetişen bir ağacı 20 saniyede elektrikli testereyle yok edebilirsin. Üretmesi çok zor, yok etmesi çok kolay. Evlilik gibi.
* Pınar'ın tiroid probleminde, yani böyle bir durumda ilk düşündüğümüz şey çocuk oldu. Bu çocuğa ne olacak? Ben ona tek başıma bakamam.

- Neden sıkıldınız?
- K.G:
Bazen, ruhsal sıkıntılarımın olduğu dönemler oluyor. Müzisyenliğin verdiği bir 'kabız dönem' oluyor insanda. Bu sıkıntılı dönemi herkes geçiriyor hayatta. Canım sıkıldı, bir şey yapmak istemedim. Özgürlük istedim. Çocuktan, evden, evlilikten...

- Ne zaman?
- K.G:
İki-üç ay evvel. Ondan sonra New York'a gittim. Orada caz kulüpleri gezdim, dinlendim, rahatladım. Kızımız 7 buçuk yaşındaydı.

- Böyle bir sarsıntı geçirdiniz mi yani?
- K.G:
Sarsıntı değil de, böyle bir lodos gibi yani. Benim Pınar'a söylediğim şöyle bir şey oldu: "Gazozun gazı kaçtı. Sıkıldım." Belki yapmak istediğim, hayal ettiğim şeyleri yapamamaya başladım. Belki evin içindeki atmosfer beni sıktı. Ama şimdi unuttum onları. Önemli bir şey değilmiş demek ki.
- P.G: Hiçbir şey tek taraflı değil. Biz beraber olalı 13-14 sene olmuş. Bazen böyle dönemler olabiliyor. İnsanlar sıkıntı yaşarken etrafta negatif şeyler olursa bu sıkıntı daha da katlanabiliyor.
- K.G: Bir de benim arkadaşlarım var. Bekâr olanlar var. İnsanın hesap vermeden ortalıktan kaybolması... Benden de bir hesap isteyen yok aslında. Pınar hiçbir zaman bana 'Nerdesin, şuraya gitme, buraya gitme," demedi yani.
- P.G: Olacak tabii, öyle durumlarda ben uzak duruyorum. Sormadım.
- K.G: Biraz üretimim durdu. O çok yordu beni. Yani plak yapmaya çalışıyorum, bir buçuk senedir. Birkaç defa böyle ufak tefek hayaller kurmaya başladım. İnsan hayal kurmazsa olmuyor. Sütten kesildi yani olay. Pınar'ın çok ciddi ve ağır bir işi var, onun da kendine göre sorunları, dertleri var. Kolay değil, Türkiye gibi bir yerde böyle işlerle uğraşmak, holdinglerle, büyük şirketlerle çalışmak. Onlara kendi yazdığın şeyleri sunmak... Benim de hayatım çok zor. Ben bir caz müzisyeniyim. Parmaklarımı kullanarak konserler verip, geçinmek için para kazanmak zorundayım. O kazandığım paraları yemeden içmeden biriktirip, yapacağım projeleri gerçekleştirmek zorundayım. Yaşlanmaya başladıktan sonrasını düşünmek zorundayım. Türkiye'deki pek çok müzisyenin, hayatına zor durumda devam ettiğini gördüm.

- Yaşlanma korkusu mu geldi?
- K.G:
Hayır. 20 sene sonra yaşlanmaya başlayacağım. Tuluhan bunlar beni üretimden uzaklaştırıyor. Kafamda birtakım soru işaretleri varken, onu mu yapacağım, bunu mu yapacağım... Finansal olaylar da oluyor çünkü. Hiçbir zaman kimseye sırtımı dayamayı düşünen bir tip değilim. Kendi kendime kavgalarım var.

- Bunları paylaşmıyor musunuz?
- P.G:
Kerem daha çok içine attığı için paylaşım azalıyor.

- Pınar Hanım bir şey demedi mi o dönemde?
- K.G:
Hayır, demedi.

- Amerika'da çok mu kaldınız?
- K.G:
Hayır çok kalmadım. Orada caz klüplerine gittim. Sonra turne yaptım. İki hafta sonra geri geldim.

- Şimdi?
- K.G:
Şimdi bir şey yok. Sükûnet.