kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Nisan 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

Andıçta adı geçenler kendileriyle gurur duymalı

Pazartesi günü Taraf gazetesi bir 'andıç' daha yayınladı. Askeriye andıçı
"bilgi notu" diye tarif ediyor. Ancak andıçların, ' masum' olduğuna inanmamız Ekim 2000 tarihinden beri mümkün değil.
Önce hatırlayalım:
Nisan 1998'de PKK'lı Şemdin Sakık'ın itirafları gazetelerde çıkmıştı. Sakık bazı ünlü gazetecilerin PKK ile işbirliği yaptığını iddia ediyordu.
Bunun kuyruklu yalan olduğunu bilen biliyordu ama kamuoyu şaşkındı.
Derken Ekim 2000'de gerçek ortaya çıktı: 28 Şubat ( 1997 ) darbesini yapan generaller, Sakık'ın ifadelerini tahrif etmiş, gazetecileri suçlayacak şekilde ilaveler yapmışlardı.
Bunu da 'andıç' adı verilen belgede apaçık dile getirmişlerdi: Amaç kendilerini eleştirenleri şaibe altında bırakarak gözden düşürmekti.
Bu seferki andıç ise Mart 2006'da dönemin Genelkurmay 2'nci Başkanı Org. Işık Koşaner'e sunulmuş. Konusu: ABD ve Avrupa Birliği ile ilişkisi olan sivil toplum örgütleri ve yöneticileri.
İşte 73 sayfalık andıçta adı geçenlerden bir demet: Rahmi Koç, Bülent Eczacıbaşı, Cem Boyner, Mehmet Barlas, Sezen Aksu, Zülfü Livaneli, Taha Akyol, Murat Belge ...
Peki kabahati neymiş bu kişilerin? Mesela Avrupa Birliği fonlarından para alarak araştırma yapmışlar.
Yahu, tabii alacaklar! Çünkü AB fonlarına Türkiye de katkıda bulunuyor. İlgili ülkelerin fonlara aktardığı paralardan bir havuz oluşturuluyor. Sonra da uygun projeler getirenlere, ' harcamalarını kuruşu kuruşuna belgelemek şartıyla' dağıtılıyor.
Yani proje geliştirerek o fonlardan para almak değil, almamak enayilik.
İşin komik yanı ne biliyor musunuz? Tabii andıçta yer almıyor ama Silahlı Kuvvetler de AB fonlarından yararlanıyor!
Mesela, " Mehmetçik İçin Yurttaşlık Eğitimi " projesi çerçevesinde TSK, 15 milyon 300 bin Euro alıyor AB'den...
Helal olsun! Daha çok proje geliştirsin, daha çok alsın.
İyi de kendi icraatına bakmayıp sivil toplumcuları zan altında bırakmak, onlara ajan muamelesi yapmak da neyin nesi oluyor?
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen 'Darbe Günlükleri'ndeki bir cümle, canımı çok sıkmıştı:
" Anlaşılan bundan sonra bahriye işlerine daha az zaman ayırıp siyasi gelişmeleri takip etmek zorundayız. " ( 2 Eylül 2003 )
Radikal gazetesi de dünkü manşetinde yeni andıçla ilgili olarak mealen " Sizin yapacak başka işiniz yok mu " diyordu.
Biz bu andıçları mandıçları eleştirdiğimizde, önde giden yeniçeri civelekleri, " Vay, işte ordu düşmanları " diye yaygara koparıyor.
Halbuki dediğimiz şu:
" Siyasetle uğraşmayın. Kendinizi askeri konulara vakfedin. Bu ülkenin halkı küfeyle parayı siyasete müdahale edin diye vermiyor. Maaş almanızın nedeni, siyasete ve topluma karışmak değil, sınırları korumak; güvenliğimizi sağlamak. "
Bir şey daha söyleyeyim:
Ortadoğu gibi bir bölgede yer alan Türkiye'nin ordusu daha da güçlü olmalı. Bunun için ekonomisi büyümeli ki icabında güvenliğe daha fazla para ayıralım.
Bu andıçla ne yaptıklarını bilmiyorum. Ama andıcı inceleyen bir yabancı gözlemci şöyle diyecektir:
"Türkiye ne kadar da hızlı gelişiyor. 20-30 yıl önce sivil toplum zayıftı. Şimdi ise harıl harıl çalışan sürüyle kuruluş var."
Özetle: Sivil toplum örgütlerinin çoğalması, gelişmesi ve dünyayla irtibata geçmesi; korkulacak değil gurur duyulması gereken bir olaydır!