kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Nisan 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
TRİBÜNLÜYÜM Fenerbahçe'nin hem lig hem de yurtdışı maçlarının hiçbirini kaçırmayan Çandar, "Statta 'lacivert' diye bağıran tribünde yer alıyorum" dedi. FOTOĞRAFLAR: Erkan SEVENLER

Fenerbahçe AB yolunda Türkiye'den daha ileride

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
Fenerbahçe tutkusuyla bilinen gazeteciyazar Cengiz Çandar: Fenerbahçe şu anda futbol alanında tümüyle Avrupa'ya entegre olmuş durumda. Türkiye son iki yıldır AB otoyolunda patinaj yapıyor..
Bu haftaki Haftanın Sohbeti konuğu gazeteci-yazar Cengiz Çandar. Ama konumuz ne kapatma davası ne Ergenekon operasyonu ne de 301. Cengiz Çandar ile Fenerbahçe'yi konuştuk. F.Bahçe, Şampiyonlar Ligi'nde en iyi 8 takım arasında yer alıyor şu anda. Yarın İngiltere'de oynanacak maçta Chelsea'yi elediği takdirde yarı finale yükselmiş olacak. Yani en iyi dört takımdan biri olacak. Fenerbahçe bu başarıyı nasıl yakaladı? Aziz Yıldırım'ın kişisel özelliklerinin bu başarıdaki rolü ne? Nasıl dünya çapında markalaştı? Kulübün stratejisi ne? Bu soruları beş yaşından beri Fenerbahçe tribünlerinde maç izleyen ve kulüple ilgili her gelişmeyi takip eden Çandar'a sorduk. Tabii isim Çandar olunca konu yine geldi siyasete dayandı...

* Sizdeki Fenerbahçe tutkusunu nasıl açıklıyorsunuz? Fenerbahçe kimliğimin ayrılmaz bir parçası. Fenerbahçelilik bir yaşam biçimidir. Hayat görüşünüz değişir, ideolojiniz değişir, sevgililer gider, evlilikler biter, hatta din değiştirirsiniz ama Fenerbahçe değişmez. Ki, benim hayatımda saydıklarımın hiçbiri de değişmedi. Bende her şeyden önce Fenerbahçe vardı. Eşim bir gün "Fenerbahçe mi ben mi?" dedi. "Sakın sakın bunu söyleme, Fenerbahçe senden önce de vardı" dedim. Bu tutku çok insani ve irrasyonel bir durum.

* Diğer takım taraftarlarında bu tutku yok mu? 90'lı yılların başında özellikle çocuklarda ve kadınlarda Galatasaraylı taraftarlığı yaygınlaştı. Ama takımları galip geldiğinde sokağa çıkıp sevinç gösterileri yapıyor ya da "Hangi takımı tutuyorsunuz?" denildiğinde "Galatasaray" diyorlar. Onun dışında hayatları devam ediyor. Fenerbahçeliler ise takımla birlikte nefes alıp verir. Kendimden biliyorum. Birkaç gün önceden zihinler maça kilitleniyor. Aynı durum maçtan sonra da devam eder. Yürürken, konuşurken hatta uyurken kafamda tekrar oynatırım pozisyonları. Sanki başka türlü olabilirmiş gibi. Maç olmuş, bitmiş ama. Galatasaray'ın farkı kökenin liseye dayanıyor olması. Osmanlı yöneticilerinin yetişmesi için kurulmuş. Dokularında elitizm var. Mayası bu olunca kulübün yandaşları ne kadar takımlarına bağlı olursa olsunlar Fenerbahçe tutkusu gibi olmuyor.

* Ama Beşiktaş'ta bu tutku var... Çarşı Grubu biraz bize benziyor. Ama onlarınki bir semtle sınırlı, kitlesel değil. Beşiktaş'a 'Arabacı takımı' denince kastedilen gariban arabacılar değil. Onlar saray yani limuzin arabacıları. Trabzonspor ise bir şehir takımı. Adeta takımla birlikte yaşıyorlar, yıllardır da kahır çekiyorlar. Sanayi kenti olamadığı için sürekli başarı gelmiyor.

* Maçları tribünde mi izliyorsunuz? F.Bahçe halkının arasında izliyorum. Zaten oradan geliyorum, 5 yaşından itibaren tribündeyim. Ciddi bir tribün F.Bahçelisiyim. Maça formayla gidiyorum.

* Loca almayı düşünmediniz mi? Kombinem var. Daha önce maçları bir süre bir arkadaşımın locasından izledim. Basın tribününde de bulundum. Ama basın tribününde Fenerbahçeli olarak rahat izleyemiyorsunuz. Çünkü basın mensubu tarafsız olmak zorundaymış gibi bir psikoloji hâkim. Bir de orada Fenerbahçeli olmayan gazeteciler de var. Formayla giremiyorsunuz, ayıp kaçar diye. Kombine çıkınca "Ben basın mensubu değil F.Bahçeliyim" deyip tekrar F.Bahçe halkının arasına döndüm.