kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Nisan 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Anlatıp kimseyi üzmek istemedim

- Hastalığınız duyulduktan sonra herkes konuşmak, röportaj yapmak istedi sizinle ama hep reddettiniz. Bu süreci, kendinizi anlatmayı istemediniz, neden?
- Aslında birkaç sebebi var. İçim ağlasa bile her zaman gülümseyen biriyimdir ben, hayatın gülümsemeden ve gülümsetmeden geçmeyeceğini düşünürüm. Acılarımı anlatıp kimseyi daha çok üzmek istemedim. Beni yıllarca üzen bazı meslektaşlarınızdan da ısrarlı röportaj teklifleri alınca daha çok çekildim içime, çünkü kırgındım. Neden SABAH diye sorarsanız; hastalığımı ilk duyan Bülent Cankurt'tu. Aradı, ama "Daha anneme söyleyemedim, ne olur yazmayın kimse bilmeden birkaç hafta geçirmeye ihtiyacımız var," dediğimde söz verdi. Sizler de yönetim olarak bu haberi beklettiniz, kalbimde yer ettiniz. Gerçekten o haftalar her gün oram buram deliniyordu, bir aletten başka alete sokulduğum, eşimle o doktordan o doktora koşturduğumuz zor zamanlardı. Düşünsenize birimiz, 20 yıl önce lösemi geçirmiş, şimdi karısı kanser! Diğeri, kocası tekrar hasta olmasın diye çırpınırken kendisi kanser! O günlerde 'Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı' yararına yapılan bir gecede kanser geçirmiş gençleri dinlerken eşimle gözlerimiz dolu dolu oturuyor, kimseye hatta birbirimize bile çaktırmamaya çalışıyorduk. Anneannem başkasından duyar ya da gazeteden öğrenirse yüreğine iner diye birkaç saatliğine İzmir'e bile uçtum.

- Nasıl karşıladı anneanneniz?
- 'Anneanneciğim bende bir şey var' diye giriş yapmak istedim, 'Siruşum n'olur bana söyleme acına dayanamam,' dedi, gözleri doldu, çıktım. Anneannem çok kıymetlimdir.