kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Nisan 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Adımlarını küçük atmayı seven Dilek Hanif, ikinci bir mağaza için zaman gerektiğini söylüyor.

Avrupa'da daha coşkulu övgüler alıyorum!

İlk mağazasını City's'de açan modacı Dilek Hanif, Şamdan dergisindeki röportajında, tasarımlarının Avrupa'da çok beğenildiğini ve Türkiye'den daha fazla övgü aldığını anlattı: Avrupalı beğendiği zaman bunu coşkuyla paylaşıyor..
Senelerdir, işlerine küçük adımlarla başlayan Dilek Hanif'in zaman geçtikçe bu adımlarının büyük dalgalara dönüşmesine şahit oluyoruz. Kendinden emin, yaptığı işe güvenen ünlü modacı şimdi de Nişantaşı'nda açtığı mağaza ile daha geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyor.

* Uzun süreden beri hayalini kurduğunuz mağazanızı sonunda açtınız. Niye bu kadar beklediniz?
Aslında bunu uzun zamandır dile getiriyordum. İstek de vardı ama bu zamana kısmetmiş. Benim burada yapmak istediğim şey biraz farklı. Tabii ki hazır abiye kıyafetlerim de olacak ama ben burada insanların hayatında klasikleşmiş şeyleri de satacağım. Hani dolabınızda beyaz bir gömlek, siyah mini bir elbise ya da smokin bir takım gibi hiç vazgeçemeyeceğiniz parçalar vardır. Bunları, kaliteli kumaşlar kullanarak ve özellikle de üzerlerine el işçiliği koyarak mağazamda bulunduracağım.

* Sizce bir modacının mutlaka mağazası olmalı mı?
Marka olmak için yola çıktıysanız, evet. Çünkü sadece couture'de bir yere kadar ulaşabiliyorsunuz. O da sınırlı. Çünkü kişiye özel. Ben ise daha daha çok üreteyim, kıyafetlerimi daha çok insan giysin istiyorum. Bir de ben bu işi çok iyi biliyorum, asla ukalalık olsun diye söylemiyorum ama 18 sene oldu başlayalı. Bundan önce ailemle çalıştığımı da sayarsak 28 sene oluyor. Ben hazır giyimden geliyorum. Bu kadar malzeme, kumaş tanıyıp, kimin ne giydiğini bilip bunları harmanlamamak ve kullanmamak yazık olur diye düşünüyorum.

HER ŞEY ÇOK MODA!
* Böyle bir şeyin eksikliğini görüyordunuz yani dışarıda...
Evet bir nevi, çünkü dışarıya baktığımız zaman her şey çok moda. Her türlü marka var ama genelde modanın peşinde giden markalar. Ben ise öyle değilimdir. Belirli bir tarzım vardır, onun dışında giyinmekten de hoşlanmam. Kendim gibi birçok insanın olduğunu biliyorum. Onun için insanların giyebilecekleri, aldıkları zaman senelerce modası geçmeyecek bir şeyler yapmak istiyorum. Ayrıca ben çok net kuplar kullanıyorum.

* Peki, buraya gelen birine moda olan bir şeyi mi öneriyorsunuz yoksa senelerdir hiç değiştirmediğiniz bir tarzınız var mı?
Aslında modadan muhakkak alıntılar var. Ama bana göre önemli olan diktiğim elbisenin müşterinin giydiği ortama, vücut tipine uygun olması. Ama yine söylüyorum; bu senenin renklerinden ya da o sene kullanılan malzemeden olabilir.

* "Asla dikmem" dediğiniz şeyler oluyor mu?
Tabii ki oluyor. Mesela bir müşteri gelip de benden abartılı birtakım şeyler isterse yapmayacağımı söylerim, çünkü onun altına imzamı atıyorum ve onun yüzümü kızartmasını istemem. Bana gelen insanları o zarafet ve şıklıkla göndermek isterim. Onun için de ne gerekiyorsa yaparım.

KÜÇÜK ADIMLAR ATARIM
* Mağazanızı City's'in içerisinde açmanızın özel bir nedeni var mı?
İlk neden bana yakın olması. Ayrıca Nişantaşı bana göre alışverişin kalbi. City's buraya çok büyük katkı sağlıyor. Bir de cumartesi ve pazar günleri saat 22.00'ye kadar açık olması önemli, çünkü zaten çalışan iş kadınlarının alışveriş için çok vakti yok. Ben o kadınlarla buluşmak istediğim için bu noktayı seçtim.

* Bir mağaza ile yetinecek misiniz yoksa devamı gelecek mi?
İnşallah olur. Ama ben adımlarımı hep küçük küçük atmayı severim. Olduğum yerde, "Tamam, ben burada iyiyim" dedikten sonra ilerlerim. Defilelerime de önce küçük küçük başladım, sonra bir anda Aya İrini'de yaptım, ardından Paris'e gittim. İlk adımlarım küçüktür ama sonra dalgası büyük olur. Burayı da biraz algılamam lazım. Müşteri ne istiyor? Ben ne yapmak istiyorum? Nerede buluşacağız? Bunları göreyim, sonra karar vereceğim.
Haberin fotoğrafları