kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Nisan 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Notu düşürülen Türkiye küresel piyasaların önüne atıldı

Daha üç hafta önce 12 Mart'ta ekonomiden sorumlu üç bakan basın toplantısı yaparak revize edilen milli gelir rakamlarının ardından Türkiye'nin kredi notu artışını hakettiğini savundular, ki ben de bu görüşe yakındım. Geçmişteki sicilinden dolayı Türkiye'nin düşük değerlendiği ve gerekli lobi çalışmasını yapmadığını daha önce belirtmiştim. Gerçekte yeni milli gelir rakamlarına göre Türkiye'nin net kamu borç stoku yüzde 30'un altına düştü. Bu önemli bir normalleşmeydi. Cari açığın milli gelire oranı da yüzde 7.7'den yüzde 5.9'a indi. Bu da önemli bir gelişmeydi.
Ekonominin yeni görünümün algılanabilmesi belli bir zamanı gerektirebilirdi.
Bunun yanında bir de, küresel piyasalardaki dalgalanma dönemleri gelişmekte olan ülkelerin not artışının önündeki en önemli engeldi. Dalganın yumuşamasıyla pekala not artırımı gündeme gelebilirdi.

- Etkisi ne olur?- Ancak tersi oldu. Not artırımı beklerken görünümün negatife çevrilmesiyle karşılaştık. 2001 Nisan ayından bu yana ilk kez Türkiye'nin kredi notunda geriye gidiş oluyor.
Bunda not veren kurumun temsilcisinin CNBC-e'ye belirttiği gibi, küresel dalgalanmanın yüksek cari açıkla birleşmesinin önemli bir etkisi var. 'Niye cari açığı yüksek olan Güney Afrika, Macaristan veya İzlanda değil de Türkiye'nin notu düşürülüyor?'un yanıtı ise siyasi belirsizlikte yatıyor. İktidar partisi hakkında açılan kapatma davası sürecinin, yarattığı siyasi belirsizlik yanında hükümetin mali disiplini sürdürmesini zorlaştıracağı da tahmin ediliyor. Böyle bir kombinasyonla Türkiye'nin notu 2001 krizi sonrası ilk kez geriliyor.
Piyasaların kapanışına dakikalar kala gelen bu haber elbette soğuk duş etkisi yarattı. Üstelik yüksek enflasyon rakamları ile çakışması da talihsizlik oldu. Bundan sonra nasıl etki yaratacağını da kestirmek zor değil. Geçmişte yaşadıklarımıza bakmak yeterli.

- Enflasyonda kur çıkışı mı?- Dün açıklanan mart ayı enflasyon rakamları da iyi çıkmadı. Beklentilerin yaklaşık yarısının üzerinde bir gerçekleşmeyle karşılaştık. Yılın ilk çeyreği itibariyle enflasyon senelik bazda yüzde 9'u aştığı için Merkez Bankası kamuoyuna bunun nedenlerini açıklama durumuyla karşı karşıya kaldı.
Ancak daha da önemlisi, üretici fiyatlarında bir aylık bazda yüzde 3.17 gibi yüksek bir artışın meydana gelmesiydi. Böyle bir artışı döviz kurundaki artışla birlikte yaşıyoruz. Yılın ilk üç ayında doların artışı yüzde 12'ye, Euro'nun artışı yüzde 21'e, bir dolar ve bir Euro'dan oluşan döviz sepetinin artışı da yüzde 17'ye vardı. Üretim de giderek ithal hammadde ve ara malına bağımlı hale geldi. Bu da kur artışı yoluyla dışarıdan enflasyon ithal etmeye başladığımızı gösteriyor. Üretici fiyatlarındaki bu yüksek oranlı artışların gelecek aylarda en azından bir kısmının tüketici fiyatlarına yansıması beklenebilir.
Enflasyon yeniden çift haneli platoya çıkabilir ve burada belirli bir süre seyredebilir.

- Neye yol açar?- Dün akşam saatlerinde açıklanan iki veri de, faizde yukarı yönlü baskı yaratabilecek. Ama asıl da kredi notunun negatife düşürülmesi Türkiye'yi etkileyecek. Dünkü not düşüşü tam da 'Nereden çıkalım?' diye iz peşinde olan küresel piyasalara Türkiye'yi adres göstermek gibi oldu. Murpy kanunlarının söylediği gibi, felaketler tek tek gelmiyor.

- Sonuç- "Kötülük kapısını aralık etmeye gelmez, ardına kadar açılır." Cenap Şahabettin