kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Nisan 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cuma Sabah 
ATİLLA DORSAY

İlhan Abi üzerine

İlhan Selçuk'u bunca yıl sonra hâlâ ne kadar önemsediğimi yine Hindistan yolculuğumda fark ettim. Onun tutuklandığı haberini Faruk Pekin'den alınca, hemen sevgili dostum, yeğeni (Turhan Selçuk ve Füruzan'ın kızları) Aslı Selçuk'a telefon ettim. Ve serbest kaldığı haberini de öğrenip gruba duyurdum. Türk basınında, Cumhuriyet'te çalışmış olsun olmasın, İlhan Selçuk'tan etkilenmemiş, ona saygı duymayan kim vardır, merak ederim. Benim gibi o gazetede 27 yıl çalışmış biri için bu haydi haydi doğru. Ama ötekiler için de yanlış olduğunu sanmıyorum. Çünkü İlhan Selçuk, medya denen son derece değişken, oynak, dönek ve kıpırtılı âlemde, bir deniz feneri gibi dimdik durur. Fikirlerini eskimiş, dünyasını demode ve gazetesini tutucu bulabilirsiniz. Ben de zaman zaman öyle düşündüm, hâlâ düşündüğüm de oluyor. Ama o anlarda bile İlhan Selçuk'un o aydınlatıcı kimliğine nasıl muhtaç olduğumuz açık değil mi? Hızla değişen, almış başını giden bir dünyada, o bizlere hiç değişmeyen ve temelde hepsi insanlığın zaman içindeki soylu deneyimlerine, büyük kazanımlarına ve yüksek değerlerine dayalı görüşlerini bir nirengi noktası gibi sunar. Hep ayakta, hep olduğu yerde, hep kendi kendisidir. Kişilik değişimlerine, kamp değiştirmelere, görüş ve ideoloji jimnastiklerine sırtını dönmüştür, bir koza gibi ördüğü kendi değerleri içinde yaşar gider. Onunla ilişkili ne çok anım var!... Çeşitli durumlarda beni savunduğu yazılarını, o karışık günlerde beni hep gözettiğini hatırlarım. 2000'lerin başında Cumhuriyet'e dönmek istediğimde ve bu çeşitli nedenlerle mümkün olmadığında, yine beni nasıl onurlandıran bir yazı yazdığını da... Aslında tüm bunlar, yakında yazmayı tasarladığım 40 yıl ve ötesi basın anılarımda yer alacak elbette... Ama İlhan Abi'nin şu zor günlerinde, yine sevgili Hıncal'ı (Uluç) hatırlayarak bu satırları yazdım. Sevdiklerimize bunu bir an önce, geç kalmadan söylememiz konusundaki uyarıları çok haklı değil mi?