kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Nisan 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Aytek Şermet, üç yıl içinde dünyanın sayılı caz kulüplerinden birini yarattı.

24 saat açık internet caz radyosu

BÜLENT DENLİ
BÜLENT DENLİ
ODTÜ'de biyokimya okumuşsunuz, sonra İstanbul'a gelip bir laboratuvar açmışsınız. Birçok yeni alet getirip işinizin zirvesine çıkmışsınız, şöhret sahibi olmuşsunuz. Her şey iyi giderken, dünyanın parasını kazanırken, 17 yıl sonra bir gün müzikle uğraşmaya karar verir misiniz? Evet, çok zor bir karar. Ama Doktor Aytek Şermet böyle bir kararın altına anında imza atmış. Sekreterine "Ben Taksim'e gidiyorum," dedikten sonra olan olmuş. Galata Kulesi'nin çevresindeki dükkânlardan birine dalıp bir tenor saksofon almış. O sıralar yaklaşık 33 yaşındaymış ve ünlü müzisyen Yalçın Ateş'ten ders almaya başlamış. 2000'li yıllarda kendisi gibi müzikle haşır neşir olan işadamlarını bir araya getirip 'Bizz Band' adlı bir grup kurup, bir ilke imza atmış. Sıkı dostu Kerem Görsev'in caz kulübünde çalmaya başlamışlar. Aytek Şermet bundan sonra iliklerine kadar cazın içine girmiş. Neredeyse işi gücü bırakmış Kerem Görsev'in kulübünde fahri olarak çalışmaya başlamış. Ekonomik nedenlerle Görsev'in kulübü kapandıktan sonra bir arayış başlamış. Ortaköy'de yeni açılan Radisson Otel'in yöneticilerinden aldığı teklif, Şermet'i dönülmez bir yola sokmuş. Tahlil laboratuvarını gözden çıkarmış. Yeni ortaklarıyla 2005'te dünyanın en iyi caz klübünü açmak üzere anlaşmış ve İstanbul Jazz Center'ı hayata geçirmiş. Aytek Şermet bunları anlatırken, doğrusu biraz kıskançlıkla dinledim. Var olan bir düzeni yıkıp bir hobiyi işe dönüştürüp, keyifle yaşamak için gösterdiği cesareti takdir ettim. Bütün bunları yapabilmek için biraz kendine güvenmek ve iddialı olmak gerekiyor. Şermet bu iddiasını gizlemiyor ve hep bir numarada kalmak istediğini söylüyor. İstanbul Jazz Center'ı da bu iddiayla üç yılda zirveye taşımış. Yaklaşık iki saat süren sohbetimiz sanki göz açıp kapayıncaya kadar bitti. Sanatçılarla yaşadıkları ayrı, caz müşterileriyle yaşadıkları ayrı kitap olur. Dünyanın en büyük metropollerinden olan İstanbul'da, gerçek cazsever sayısının bin kişiyi geçmediğini düşünüyor. Bu durumu İstanbul'da yaşayanlar için kabul edilmez olarak değerlendiriyor. Şimdilerde internet ortamından yararlanarak caz müziğini sevdirmeye çalışıyor. Şermet bu çabasını şöyle anlatıyor: "Türkiye'nin ilk ve tek internet caz radyosunu açtık. Yaklaşık 5 bin CD'den oluşan ve 24 saat evinizden, ofisinizden dinleyebileceğiniz bir sistem kurduk. Bütün bunlardan yararlanmak için sadece www.istanbuljazzradio.com adresine tıklamak ve ücretsiz üye olmak gerekiyor. Ayrıca İstanbul Jazz Center'daki konserleri, evinizde ve ofisinizde izleme şansı yine aynı site üzerinden mümkün. Bütün bunların yanı sıra 'Cazı seviyorum,' diyenlere 300 YTL+KDV yıllık üyelik bedeli ile İstanbul Jazz Center'daki tüm konserlere ücretsiz giriş imkanı sunuyoruz. Aynı siteden kulüp üyelerinin gelemediği konserleri de izleyebilmeleri için şahsa özel şifre vererek, mükemmel ses ve görüntü kalitesi ile ev ve ofislerinde konserleri izleme imkanı sunuyoruz." Evet, caz aşkıyla biyokimyacı önlüğünü duvara asan, 'Dünyada bir numara olacağım,' gibi büyük bir iddiayla yola çıkan Aytek Şermet'e "Pişman mısın?" diye sordum. O da şöyle cevap verdi: "O gün Tünel'de bir dükkana girdim. Bir tenor saksofon almak istediğimi söyledim. Adam anladı benim amatör olduğumu, 'Ne renk istersin evladım?' dedi. 'Yeni bir şey olsun ama pahalı olmasın,' dedim. Alırken de kendi kendime dedim ki, buna devam et. İyi ki almışım saksafonu. Cazı öğrendikçe daha iyi dinleyici olmamı sağladı. Caz artık benim için kültürün dışında bir yaşam biçimi. Vazgeçmem imkânsız."