kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Nisan 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

Şu sihirli kelime

Gelen mesajlardan, üniversite öğrencilerinin yazılarımı tartıştıklarını anlıyorum. Buna çok seviniyorum. Çünkü tartışan tarafların, fikirlerini savunmak için farklı kaynaklara başvuracaklarına, böylece yeni bilgiler edinerek kendilerini geliştireceklerine inanırım.
Bugün konumuz laiklik...
"Yine mi laiklik, bıktık artık" diyeceksiniz. Haklısınız ama eğer biraz sabrederseniz, bunun nasıl da sihirli bir kavram olduğu göstereceğimi umuyorum.
Bir laiklik tanımı yapmayacağım. "Gerçek laiklik şöyledir, halbuki bizde yanlış anlaşılıyor" demeyeceğim.
Sadece laikliğin ve onun Türkiye'deki karşıtı olan 'irtica'nın, bazı kesimlerde nasıl "kullanıldığını" anlatacağım.
Kullanma derken, istismar etmeyi değil, "alet-edevat haline getirmeyi" anlayın lütfen.
Bir örnekle devam edeyim.
Eski genelkurmay başkanlarından, emekli orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, halefi hakkında şöyle demişti:
"Ben Hilmi Özkök yerine GK Başkanlığına irtica ile mücadeleyi daha iyi yapacak birinin gelmesini istemiştim."
Bu ve benzeri sözleri, bağlamından kopararak okursanız, bir şey anlamazsınız. "Demek öyle düşünmüş" der, geçersiniz.
Ancak Org. Özkök'ün, ordunun siyasete karışmasını engellemek için uğraştığını, darbe heveslilerine geçit vermediğini, bu yüzden de 'dinci' diye yaftalandığını bilirseniz... O zaman bu tip laflar başka anlamlar kazanır.
"İrtica ile mücadele" dedikleri "sivil siyasete müdahale etmenin" kod adıdır. Şifresidir.
O muz-kavramı soyarsak, şöyle bir mantıkla karşılaşırız:
1'inci adım: "İrtica ile niye daha fazla mücadele etmiyorsun?" 2'nci adım: "Siyasete niye müdahale etmiyorsun?" 3'üncü adım: "Hükümet üstünde niye baskı kurmuyorsun?" 4'üncü adım: "Bizim çocukları niye korumuyorsun?"
Bilmem anlatabildim mi?
Sadece askeriyede değil, yüksek yargıda da laiklik bir sihirli sözcüktür.
Önce şunu bilelim: Bu kanunlarla, CHP dahil her partiyi, "laikliğe aykırı eylemlerin odağı" olduğu için kapatabilirsiniz.
* CHP'nin seçim-propaganda otobüsünün üstünde türbanlı kadın fotoğrafı ne arıyor?
* Deniz Baykal partisine katıldığı için türbanlı bir kadına ayıla bayıla rozet takmadı mı?
* Konuşmalarında ayetlerden, hadislerden örnekler sıralamadı mı?
* 22 Temmuz öncesinde, seçmenden oy isterken, defalarca Peygamberin sözlerine atıflar yaparak, "dini siyasete alet" etmedi mi?
Anadolu'yu şöyle bir dolaşsanız... CHP'nin de, MHP'nin de arka odalarında namaz kılan insanlara rastlarsınız.
Bütün bunlar normaldir, çünkü halkın geleneksel kültürü İslam ile yoğrulmuştur. Siyasetçinin halkla iletişim kurabilmek için o kelime dağarcığına başvurması kaçınılmazdır.
İşte bu nedenle, "dini referans alma" açısından, partiler arasında sadece 'derece' farkı vardır. Biri az gönderme yapar, diğeri çok... Neticede, kitle partisi olmak isteyen her teşkilat buna kendiliğinden başvurur.
Yani laiklik, halk açısından "normal", "sıradan", "gündelik" olanı, devlet katında "suç" haline getirmenin bir aracıdır.
Yüksek hukukçularımız, yeteri kadar teşvik gördüklerinde, sihirli laiklik değneğini dokundurarak, her sözü "irticaya" dönüştürebilir.
Bunu yapabilmek için de kavramı, "bir o yandan, bir bu yandan" yorumlamaları yeterlidir.
Özetle: Laiklik... Bürokratik elitin, hem kendi arasındaki rekabette... Hem de sivil siyasete müdahale etmede kullandığı çok amaçlı bir alettir. İsviçre çakısı gibidir: Kâh bıçak, kâh törpü, kâh makas...