kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Nisan 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
YAVUZ DONAT

Atatürk yaşasaydı ne derdi?

Osmanlı İmparatorluğu'nun 23 Aralık 1867 Anayasası'nda (Kanun-i Esasi) kimlerin oy hakkına sahip olacağı da yazılıydı.
Oy hakkı, sadece "mal sahiplerine" tanınıyordu.
Sadece Osmanlı değil, "zamanında" Batı da "bunları" tartıştı.
Ve tartışma "çoktaaan" bitti.
Dağdaki çoban ile kentteki okumuşunzenginin oyunun eşitliğini "herkes kabul etti."
1'inci Dünya Savaşı'ndan sonra ise "böyle bir şeyi tartışmak bir yana, konuşmak bile ayıp sayıldı."
"Geçen yüzyılda kalan" bir başka tartışma da "kadının oy hakkıydı."
İsviçre dahil Batı'da pek çok ülke "kadın ile erkek eşit olur mu?.. Kadına oy hakkı verilir mi" derken, büyük Atatürk "1934'te Türk kadınına oy hakkı tanıdı."
Günümüzde "çobanın çocuğu ile zenginin çocuğu... Gecekonduda oturanın çocuğu ile Boğaz'daki yalıda oturanın çocuğu" daha ilkokulda "demokrasi ile tanışırken..."
"Sınıf başkanı olmak için" sınıfın ortasına "sandık koyup" özgürce yarışırken...
Atatürk'ün kızlarından birinin TV'ye çıkıp "dağdaki çoban ile benim oyum nasıl eşit olur" diyebilmesi ne kadar acı.
Sandıktan çıkmış meşru iktidara "ayak takımının oylarıyla geldi" diyebilmesi ne kadar düşündürücü.
Ya "deli saçması" bu sözlerin "fikir tartışması" sayılıp, günlerdir "gündemde tutulmasına" ne demeli?
"Birilerinin" demokrasiyi öğrenmeleri için bilmiyoruz daha "kaç fırın ekmek" gerekiyor.