Kaçış planı

Hafif Müzik köşemiz bu hafta erken baharın etkisinde. Sizi bilmem ama ben bahar kafayı uzatır uzatmaz dağlarda açan taze kekiklerin kokusunu bilirim. Yaban nanelerinin, ballı babaların, papatyaların, ısırganların kapladığı kırların biz burada işe giderken karanlık caddelerde; uçsuz bucaksız gökyüzü altında güneşi yedikçe nasıl kafalarını doğrulttuklarını, açılıp saçıldıklarını da. Hep şehirde yaşadıysam da kaçıp gitmişliğim vardır. Nehrin nisanda nasıl çamurlu taşkın, deli gibi aktığını bilirim. Yaz başında bemberrak olacak, doğal havuz gibi küçük göletleriyle. İçine atladın mı dokuz metreden; tatlı su burnundan kulaklarından girdi mi yaşadığını hissedersin. Topraklı köy yollarını, tezek kokusunu bilirim. Bahçede yetişen acı biberi kızartıp üzerine yoğurdu dökünce tadından yenmez akşam verandada, bilirim, yanında rakıyla... Çakallar gece ulurken, açıkhavada uyku tulumunun içinde yıldızlara bakmayı bilirim. Kirden yapış yapış olan saçlarımı aynada görmeden günler geçirdiğimi hatırlarım o nehrin kıyısındaki çadırda. Robinson Crusoe gibi. Cuma'm yanımda. İlk kez orman gören şehirli köpeğimin onu denize attığımdaki şaşkınlığını, sonra adrenalinden kumsalda bir sağa bir sola hayali bir hayvanı kovalar gibi yarım saat hiç durmadan delirmesini. Hepimiz ama hepimiz bir gün, bir an, bir günlüğüne ya da bir anlığına kaçmak istiyoruz. Bu bizim doğamızda var. Bizi çağıran ama gürültüden patırtıdan her zaman işitemediğimiz bir ses. Into the Wild'ı izledim. O sese kulak veren ve hayatın anlamına, çevremizde olan bitene dair sorular sorma cesaretini gösteren birinin hikayesi. Gerçek bir öykünün kitabından uyarlama. Yönetmen Sean Penn. İstanbul Film Festivali'nde 9, 11 ve 20 Nisan tarihlerinde gösterilecek. Korsan morsan almayın gidin doğru dürüstü sinemada izleyin. Ve tabii müziklerine dikkat. Eddie Vedder şahane. Filmin orijinal müziklerini Michael Brook, Eddie Vedder ve Kaki King ile yaptı. Müzikler son altın küre ödülünü aldı, hatırlatayım. Bu arada benim esaslı bir kaçış planım hâlâ yok. Ya sizin?