kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Mart 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Hedef gösterme!

Gazeteciliğin şeyi çıkınca buralara varması mukadder demek ki.
"Kamusal görev ve sorumluluk" namına emanet sayılabilecek medya imkanını, beğenmedikleri meslektaşlarını veya başkalarını hedef göstermekte kullananlar cirit atıyor.
Fikir tartışması, eleştiri, haber (ki sorumluluktan fazlaca nasiplenmeli) başka, kapıya çarpı işareti koyar gibi isim ve resim listesi başka.
Memlekette, "Akit-Vakit" gazeteciliği bu konuda çarpıcı idi.
Ama en büyükler, Hürriyet ile bir zamanlar Sabah da benzer haltlar yemişti.
Şimdi hastalık oradan oraya geçmiş, bazılarında derinleşmiş durumda.
Özellikle, sadece "basın özgürlüğü"ne değil, "iletişim özgürlüğü"ne de titizlenmesi gereken, büyük işi bu olan büyük bir grup içinde, eleştiri ve tartışmanın çok ötesinde, isim ile resim koleksiyonu endazeden çıkıyor sık sık.
Başkası da yapıyor.
Haberlerde, sütunlarda "karşı taraf"a küfürden susturma çağrılarına kadar, isim de isim.
Gazete ve gazeteciden ziyade, fişleme, işaretleme, çarpı koyma, av ilan etme, hedef gösterme, kuşatma, korkutma, şantaj, tehdit mercileri. Terminatörler, eksterminatörler.
Bir başkasından yakınan kimilerinin dahi kendilerini, ellerini, dillerini alamadıkları ciddi bir insanlık ve meslek hastalığı.
Kötülük ve fesatlık!
Bu hafta, "Öldürülen gazeteciler" toplu anılacak.
Ne yapmalı?
"Öldürülmesi muhtemel gazeteciler" de mi şimdiden anılmalı!
Hedef gösterildiğinde, bunun mebzul miktarda katil adayı, tetik elamanı için zaten yolun yarısı olduğunu anlayamadı mı birçok meslektaş?
Nice nefretin, kinin bu şekilde oluştuğunu, nice planın böyle yapıldığını, masalara gazete kupürü serildiğini, krokiler çizildiğini, silahların biraz böyle dolduğunu, ihbarların hasıraltı edildiğini; "öldürülen gazeteciler listesi" nin sağdan sola uzanan "çok renkli, çok kurbanlı" yelpazesinin hiçbir yerinde göremediler mi?
Hissedemediler mi?
Basın Konseyi Başkanı, kendisine, meslek kariyerine asla yakışmayan böyle büyük bir hata yaptığında, neden sonra özür dilemek yerine, istifa etmiş olsaydı, meslek de öyle bir olgun duayenlikten istifade ederdi.
O yüzden kendisine seslenmeyeceğim.
Ama Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Derneği, diğer meslek örgütleri, uzlaşma muzlaşma değil, gazetecilere öncelikle akıl ve insanlık, insaf, izan ve vicdan çağrısı yapabilmeli.
Bu hakikaten ciddi!