kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Mart 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cuma Sabah 
MEHMET TEZ

İki hikâye

Hikâye bir: Çalıştığım binanın bir kafeteryası var. Üç genç çalışıyor. Hepsi modern görünümlü, güleryüzlü sabah sabah şiş göz kapaklarınızla kahve almaya gittiğinizde güne iyi başlamanızı sağlayacak derecede pozitif elektrik saçan insanlar. Zamanla aramızdaki muhabbet gelişti. Benim müzik ile ilgili bir şeyler yaptığımı anlayınca sorular sormaya tavsiyeler istemeye ve vermeye başladılar. Birinin erkek arkadaşının rock grubu var ve barlarda kimi zaman programa çıkıyorlarmış. Bir demoları masamda duruyor. Ne zaman tezgaha yaklaşsam "Duble espresso değil mi?" şeklinde aklımı okuyan diğeri Demir Demirkan seviyormuş. Üçüncü ve yaşça daha küçük olanı geçenlerde çay doldururken Mor ve Ötesi'nin Küçük Sevgilim'ini söylüyordu. Ama nasıl içten, sanki türkü çığırıyor, görmeniz lazım...
Hikâye iki: Geçen hafta İstinye Park'a giriyorum. Arabayı durdurup kontrol ediyor ve otoparka yönlendiriyorlar ya. Tam o noktadayım. CD player'ımda geçen haftaki Assos macerasından Michael Jackson var: Billie Jean. Camı açtım 'İyi günler,' dedim. Genç ve üniformalı genç "Ben daha eski dönemlerini seviyorum," dedi. "Neyin?" dedim. "Michael Jackson'ın" dedi. Don't Stop Till You Get Enough en sevdiği şarkılarındanmış. Klasik zenci müziği ve soul tadını daha sonra yitirmiş Jackson... Jackson ile ilgili duyduğum en iyi cümlelerden birini otopark görevlisi bir gençten duydum. Şimdi tabloya bakıp, bu genç, pırıl pırıl ve içimizden insanların yaşamlarından bir klip senaryosu bile çıkaramayan, yönetmen olmasın. Gitsin esnaf olsun. Bunu görüp hâlâ üstü açık araba çeken/çektiren de kusura bakmasın sanatçı değildir. Vizyonu, yaratıcılığı, cesareti her şeyden önce heyecanı olmayan birtakım insanlar kendilerine yeni model cip alacaklar diye bunları izlemek zorundayız. Bakalım nereye kadar...