Pembe Köşk'te öğle yemeği

Önce ayaküstü "hoş geldiniz, nasılsınız?" Sonra "doğrudan" yemek masasına geçiş.
"Yemek listesine" gelince...
Çorba, balık ve tatlı.
Çankaya Köşkü'ndeki yemek "gündemli" değil.
Davette "şu konular konuşulacak" diye bir kural yok.
Ama konuşulanlar "şu sıralarda Türkiye'de neler konuşuluyorsa" onlar.

"Yumuşama... Diyalog... Demokrasinin güçlenmesi... Avrupa Birliği..."
Tabii ki "Doğu, Güneydoğu..."
"Katılımcı demokrasi."
Sorunların "konuşularak aşılması."

Eğer Türkiye'de "parti kapatmak güçleşecekse..." Bunun için "Anayasa değişikliği" olacaksa... Önce "ortamın yumuşaması" gerekiyor.
AK Parti'nin iskemle sayısı ne kadar yüksek olursa olsun "ipi gererek köklü değişiklik yapmak güç."

Cumhurbaşkanı'nın görevlerinden biri de "uyumu gözetmek."
Öğle yemeğinin konularından biri de "uyum." Tabii ki "herkesin aynı düşüncede olması söz konusu değil."
Sistem "görüş farklılıklarına" dayalı.
Tabii "işi çatışmaya kadar götürmeden."
Cumhurbaşkanı Gül "her soruya açık."
"ABD Başkan Yardımcısı" Türkiye'ye hangi taleple geldi?
Çankaya'da neler konuşuldu?
Abdullah Gül "bu konularda bir şey saklamıyor."
"ABD'li misafirimiz bir taleple gelmedi" diye söze başlayıp "ayrıntı" veriyor.

Önceki gün Köksal Toptan, Pembe Köşk'teki yemekteydi.
Bugün Deniz Baykal Köşk'te olacak.
Abdullah Gül yine "hoş geldiniz, nasılsınız" diyecek...
Sonra da...
"Türkiye hepimizin... Aynı gemideyiz... Demokrasi... Uzlaşı... İşbirliği..."