kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Mart 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Hem geçmişe bağlı hem de gerçekçi

Ece Koçal
Gazeteci, şair ve şimdilerde oyuncu... Ünal Ersözlü geçtiğimiz günlerde yayımlanan şiir kitabı Gençliğin Dün Gecesi'nin ardından Türkiye'nin Hatıra Defteri belgeselinde rol aldı..
21 yıl önce Yeni Gündem'de muhabirlik yaparak gazeteciliğe başladı. Gençlik yıllarından beri şiir yazıyor. Beşinci şiir kitabı Gençliğin Dün Gecesi, geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Aşkın, hüznün ve özlemin yanı sıra siyasi eleştirilerin de yoğun olarak hissedildiği bir kitap bu... Aynı zamanda oyunculuk yapıyor. Son olarak Nebil Özgentürk'ün genel yayın yönetmenliğinde hazırlanan Türkiye'nin Hatıra Defteri adlı belgeselde yer alan bir kısa filmde rol aldı. Hem de bir işkenceci olarak... Evet, Ünal Ersözlü pek çok şeyi birden yapıyor. Ama "Aslına bakarsanız hepsinde şiirsel bir taraf var," diyerek, yaptığı tüm işlerin ortak noktasını şöyle açıklıyor: "Önemli olan hayat için değer yaratmak. Çünkü yaşam gelip geçici."

DÜNDEN BUGÜNE ŞİİR
Aslında gazetecilikle şairlik birbirine zıt meslekler olarak düşünülebilir. Birinde objektif olmak gerekiyor, diğerinde subjektif... Ama SABAH gazetesi Akdeniz temsilcisi Ünal Ersözlü, gazetecilik ile şairliğin bir yanıyla birbirini tamamlayan meslekler olduğunu düşünüyor. Ona göre ikisinin ortak yanı, kendi içlerinde barındırdıkları heyecan, gözlem yeteneği ve hayata kattıkları anlam. Ayrıldıkları temel yan ise gazetecilikte üretilenlerin, özel durumlar dışında zaman karşısında yenik düşmesi. Şairlikte ise eğer iyi şiir yaratılırsa, sanatsal kalıcılığın yakalanabileceğini söylüyor. Ama hiçbir zaman ikisinin arasında kalmadığını anlatıyor: "İzmir'de Yeni Asır'da muhabirlik yaptığım yıllarda, haber peşinde gazetede sabahlayacak kadar heyecan duydum. Şairlik ise benim için, bazen totaliter sınırlarla çevrilen gündelik hayattan, mücadeleyle kurtarılmış özel bir adadır... Kendimi, derinlikli şiir sanatının, mütevazı bir yolcusu olarak görüyorum." Ersözlü, beşinci şiir kitabı Gençliğin Dün Gecesi'nde farklılıklar denemiş. Kitap uzun bir şiirden oluşuyor. Arada bölüm yok ve 'dün'den 'bugün'e uzanıyor. Bu nedenle doğal olarak 'geçmişe özlem' duygusu da hissediliyor. Ama bugünü kabullenen bir gerçeklik halinde... Kitabın ismi de içinde geçen tek bir dizeden alınma. Ersözlü, bu kitapla insanın gerçek acısını yansıtmaya çalıştığını söylüyor. Bunu yaparken de dünya gündemine, siyasi sorunlara, savaşlara değiniyor. Çünkü ona göre gerçek şiirin, hayattan, yeryüzünde yaşananlardan kopması mümkün değil: "Çok kötü bir çağda yaşıyoruz... Kendi coğrafyamız dahil, sürekli kanla kirlenen, kanla beslenen bir dünyada... Ortadoğu'da bebeklerin bile öldürüldüğü bir dünya... Ölümlerin, acıların, savaşın, kötülüklerin şiire girmemesi mümkün değil. Nasıl Goethe'nin deyişiyle 'İnsan kendisini sadece insanda tanır' ise, gerçek şiir de özünde hayatın, insanın aynasıdır... Bu nedenle hayattan ne yansıyorsa, aynada o görülüyor." Ünal Ersözlü'nün şiir serüveni 1980'den beri devam ediyor. Bu dönemde öğrenci davaları nedeniyle, 12 Eylül sonrasında, 3.5 yıl siyasi tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde kalmış. Pek çok acı tecrübeye rağmen bu süreçte, şiirlerinin olgunlaştığını da anlatıyor: "Cezaevlerinde yazanların bir bölümü, sonrasında şiirden uzaklaştılar. Çok azı yazmayı sürdürdü. Elbette şiirin genel serüveni sadece cezaevleri ardına sığdırılamaz. Ama demir parmaklıkların arkası da, hem şiire başlamak, hem de şiiri sürdürmek için başlı başına kışkırtıcı nedendir... Ahmed Arif'in dizeleriyle, 'Akşam erken iner mapushaneye...' diyebiliriz."