kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Mart 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Sonu iyi biten her şey iyidir

MURAT TUNALI
MURAT TUNALI
15.03.2008
1992'nin grunge bulutlarıyla yüklü ikliminde Creep'le şansı dönen İngiliz alternatif rock topluluğu Radiohead'in geleceğiyle ilgili olumlu bir tahminde bulunmak, o zamanlar için olanaksızdı. Pablo Honey albümündeki diğer parçaların Creep altında kalması, grup hakkındaki bu belirsizliğin sürmesine yol açtı. Ancak yavaş atın çiftesi pek oldu. Aradan geçen altı albümlük sürede hepimiz Radiohead'in ağır siklette güreştiğine iman ettik. Radiohead bugün kime sorarsanız sorun, onu hiç dinlememiş insanlar için bile en azından 23 milyon albüm satmayı başarmış bir 'süpergrup'tur. İkamet ettiği Oxfordshire'ın tüm kasvetini evrene mal etmiştir. Bildiğiniz gibi Radiohead yedinci albümü In Rainbows'u efendi gibi CD formatında çıkarmadan önce bir süre internetten 'dinleyicinin belirleyeceği' bir rakam karşılığında (sıfır da olabilir) yüklenmesine izin verdi. Kısa sürede kasasını net birkaç milyon dolarla doldurarak dijital savaşlarda çığır açan grup bu operasyonu aslında savunma amaçlı düzenlemişti. Hem albümlerini daha yayınlanmadan yarım yamalak kopyalayıp internete sürenleri etkisiz hale getirmek hem de dört yıldır albüm bekleyen insanlara bir jest yapmak için. Hareket noktası Radiohead şarkılarındaki başlangıçlar gibi naif görünse de grup elemanlarının bu hamleyle sektörde yaratacağı kreşandoyu kestiremeyeceğini düşünmek saçmalık olur. Nitekim Thom Yorke, Rolling Stone Türkiye'nin mart sayısında yayımlanan röportajda da tam olarak ne hissettiğini söylemekten kaçınmadı: "Eğer yarın ölürsem hiçbir bağ hissetmediğim bu koca endüstriden kopmuş olduğum için mutlu biri olarak ölürüm." Aslına bakarsanız In Rainbows'un pazarlama metoduyla ilgili tartışma biraz da download edilen müziğin kalitesine kaydı. Sonuçta 1.2 milyon insan "Gönlünden ne koparsa," gazına gelip sadece i-pod'da dinleyebilecekleri kalitede bir ürün edindi ve bunların yüzde 38'i ortalama 6 dolar para saydı. Bana gelince, Radiohead hayratını duyar duymaz siteye girdim, sonra sıkılıp çıktım. Kendimi doğrudan Radiohead markasına değer biçmek zorunda hissettim ve bu beni rahatsız etti. O anda albümün orta kalitede MP3 kopyasına değer biçeceğimi de bilmiyordum ve nedense bedava indirmek aklıma gelmedi. Deezer'dan dinlemekle yetindim. Satın alsaydım herhalde gruptan parasını geri isteyen ilk insan olurdum. Çünkü dünyadaki pek çok odyofil gibi ben de müziği vinyl ya da CD kalitesinde dinlemenin kıymetini biliyorum. Ayrıca In Rainbows da "Ne olacak MP3'ünü dinleyiveriyoruz işte," diye geçiştirilecek bir albüm değil, Radiohead albümlerinin genelinde olduğu gibi önce pek dokunmayacakmış gibi duruyor, sonradan kişiyi içine çekip sarsıyor. Sonuçta Radiohead büyük grup olarak çocukça davranma hakkını kullandı ama OK Computer kıratında bir albüm çıkartıp hayranlarına "Dört yıl bekledik, ama buna değdi," dedirtti mi, dedirtti. Ende gut alles gut.
In Rainbows-Radiohead