kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Mart 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
OKUR TEMSİLCİSİ
Okur Temsilcisi

Cinayet ve teşebbüs

Hukuki süreçlerdeki terimleri nasıl kullanmalıyız? Elbette ki anlaşılması güç olan teknik terimleri okura anlaşılır bir dille 'çevirmek' gerekebilir. Ama öyleleri var ki, değişince anlamları kayar ve 'bozulurlar'.
Gazetenin 12 Mart tarihli sayısında baş sayfadan verilen Baba İçin Gözyaşları başlıklı haber şöyleydi: "Davutpaşa'da 22 kişinin öldüğü patlamada anneleri Semra Bakkal'ı yitiren üç kardeş dün babalarının cinayetten yargılandığı duruşmaya katıldılar. Mahkeme baba Hikmet Günalan'ın tutukluluk halinin devamına karar verince üç kardeş gözyaşına boğuldu. 12 yaşındaki abla Ebru 'Babamıza kavuşma umuduyla gelmiştik' diye yakındı."
İç sayfada haberin bir bölümünde de şu ifadeler vardı:
"İstanbul Davutpaşa'da bir işyerinde meydana gelen ve 22 kişinin yaşamını yitirdiği patlamada anneleri Semra Bakkal'ı kaybeden üç kardeş, babalarının yargılandığı duruşmada da hüsrana uğradı. Mahkeme, "Kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Hikmet Günalan'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi..."
Haberde adı geçen merhume Semra Bakkal'ın kız kardeşi Serpil Bakkal'dan bir şikâyet aldım bu haberle ilgili olarak. Çocuklara kendilerinin baktığını belirtmiş Serpil Hanım. Davanın sadece bir şahit ifadesiyle açıldığını anlatıyor. Şikâyetinde, baş sayfadaki "cinayetten yargılandığı" ifadesiyle "kasten adam öldürmeye teşebbüs" ifadesi arasındaki fark rahatsız etmiş Serpil Bakkal'ı.
Şöyle yazıyor:
"İnsanların ilk gördüğü sayfa ana sayfanız. Bayi önünden geçerken veya otobüste dolmuşta seyahat ederken orta sayfaları okuyan birinin gazetesinin genelde ilk sayfası karşısında bulunan kişiler tarafından okunur. Kısaca başlıklara göz gezdirilir. Şimdi siz daha kasten adam öldürmeye teşebbüs suçlamasının bile ispatlanamadığı bir duruşma için cinayet damgasını vurdunuz. Bu gazetenin ilk sayfasını okuyanlar özellikle çocukların okulunda okuyan diğer öğrencilerin ailelerinin bu çocuklara karşı yaklaşımı nasıl olur? Siz cinayetten yargılanan bir adamın çocukları ile çocuğunuzun / çocuklarınızın arkadaşlık etmesini ister miydiniz? Ya çocuklar okulda bunu hakaret etmek için kullanır veya üzmek ağlatmak kızdırmak alay etmek için kullanırsa? Bu çocukların psikolojisini kim düzeltecek. Ama iddialar gerçeğe dayandırılamıyor, çünkü gerçek böyle değil, ablam mezarda, bu üç çocuğa sizin kurumunuz bir de cinayet zanlısı çocukları damgasını manşetten vuruverdiniz."
Bakkal'a hak veriyorum.
Hukuk terimlerini kullanırken elbette onları anlaşılır hale getirmek gerekebilir.
Ama anlamlarını bozmamak, algılamayı olumsuz etkilememek kaydıyla.
Burada, maalesef bir anlam kayması olmuş.
Suçlamada "cinayet" yok.
Adam öldürmeye "teşebbüs" var.
Sadece sanığın yakınları değil, okurlar adına da haklı bir hassasiyet.
Haberi ilk geçen Anadolu Ajansı (A.A.) olmuştu. Buna göre, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın "sevgilisi" olarak bilinen Ayfer Kaya Almanya'da yakalanmıştı.
Gazete haberi 13 Mart'ta baş sayfadan Öcalan'ın Sevgilisi Yakalandı! başlığıyla verdi, ama "haberi emniyet yetkilileri doğrulamadı" ifadesini de ekleyerek. İç sayfadaki ana haberde de "haberin doğrulanmaması kafaları karıştırdı" denmişti.
Anadolu Ajansı Haber Yayın Daire Başkanı Muzaffer Şahin'den buna bir itiraz geldi, "A.A. zan altında bırakılmıştır" denilerek. Biraz kısaltarak aktarıyorum:
"Yılların tecrübesine sahip emniyet muhabirimiz tarafından hazırlanan ve bir süre doğruluğu kontrol edilen özel haber, emin olunduktan sonra yayına verilmiştir. AA'nın servise koyduğu bu haberi kurumsal bir yanlışlık olarak sunma ve yalanlama çabası bizleri ziyadesiyle üzmüştür. AA'nın doğru olmayan bir haberi yayımladığı iddiaları üzerine, 13 Mart 2008 tarihli AA bültenlerinde, bir kez daha İçişleri Bakanlığı yetkilerinin teyidini içeren haber servise konulmuş ve konunun tereddüte yer bırakmayacak kadar açık, net ve doğru olduğu vurgulanmıştır. Nitekim, 14 Mart 2008'de İçişleri Bakanlığı'nın bu saptamaları kamuoyuna da yansımıştır."
Kuşkuya düşüldüğü takdirde, hangi kaynaktan gelirse gelsin, bilgilerin başka kaynaklardan kontrol edilmesi doğaldır. O gün gelen ilk haberler de haber merkezinde bir soru işareti doğurmuş. SABAH Ankara Temsilciliği doğrudan Emniyet Müdürlüğü'nü aramış, ama doğrulama alamamış.
Buna rağmen haber ön sayfada "..yakalandı" ibaresiyle çıkmış, ama temkinli bir spot ekiyle beraber. Benim gördüğüm kadarıyla ajansın zan altında bırakılması, "yalanlama çabası" gibi bir niyet aramak yersiz, zira burada bana göre mesleki bir "titizlenme" söz konusu. Aldığınız farklı duyumlar çelişiyor ise, ne yapmanız gerekir?
Daha önceleri başka haberlerde düşülen yanılgıların tekrarını önlemek amacıyla "yoğurdu üfleyerek yemekte" kötü niyet olmamalı.
Yine de Anadolu Ajansı'nın notunu buraya alarak, "not etmiş" olduk.
Bizatihi
bu özen de kötü niyet olmadığının kanıtı olarak alınmalı.