kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Mart 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Pazar SABAH 
TURGAY NOYAN

Ankara'nın denizi olsa böyle olmazdı

Engin Ardıç, perşembe günkü yazısına "Ankara, Türkiye'de yaşamıyor," diye başlamıştı. Çok hoşuma gitti. Bizim deniz işlerinde de yaşadıklarımızın hiç farkı yok. Hatta doğrusunu isterseniz; Ankara hiç denizi olmayan bir ülkenin başkenti olsa gerek... Denizcilik Müsteşarlığı'nda çalışanları tenzih ederim, ama Maliye Bakanlığı'nın marinalarla ilgili bir iki yıldır yaptığı uygulamalar, Türkiye'de marinacılık yatırımının resmen ümüğünü sıktı. Yalnız yatırımı bitirmedi, pek yakında Maliye'nin aldığı paralar nedeniyle tavana vuran fahiş fiyatlar, yabancı yatçıların da Yunanistan'a kaçmalarına neden olacak. Başbakanlık beş-on yıl araştırıp marina yapılabilecek yerleri belirliyor ve bunlar 'Yap-işlet-devret modeli' ile ihaleye çıkartılıyor. Ulaştırma Bakanlığı'ndan (DLHİ) aldığınız bu yerin geri teslim süresi 25 yıl. Bu süre, tüm rapor vs (Prosedür en az iki-üç yıl sürüyor) bitip arazi size teslim edildiğinde, başlıyor. Bir marinanın verimli olabilmesi için 600 yat civarında kapasitesi olması gerekiyor. Böyle bir yatırım da asgari 25 milyon dolar. Turgutreis gibi iddialı bir yer olursa maliyet 50 milyon dolara bile yükselebiliyor. Yani marinayı yapan, 25 yıl sonra devlete en az 25 milyon dolarlık bir tesis veriyor. Bu yetmedi araziyi teslim aldığı günden itibaren de devlete her yıl artan bir kira ödemeye başlıyorsun. Yani bir yandan inşaat yapıyorsunuz, bir yandan da kira çalışıyor. Maliye Bakanlığı bu gelirler yetmemiş gibi (en son Didim Marina'da) sözleşmede olmamasına rağmen cironun yüzde birini de zorla kiraya ekledi. Bundan sonra marina yapmaya kalkacaklar ister kazansın, ister kazanmasın kira dışında hasılatın yüzde birini de maliyeye ödeyecek. İşin uzmanları çok iyi işleyen bir marinada yatırımın 15 yıl civarında geri dönüp bu yıldan sonra kâra geçebileceğini hesaplıyorlar. Ayrıca Maliye Bakanlığı'nın 'deniz kirası' diye bir uygulaması daha var. Deniz alanından da kira alınıyor. Bu kira, Ataköy Marina ve Altınyunus Marina'da ikişer trilyon olarak tahsil edildi. Bu paralar yatacak; bu kiralar vergiler, rüsumlar, belediyelere yardımlar ödenecek, marina kiraları da dünya standartlarında olacak, mümkün mü? Şu anda meraklı maliyeci kardeşlerim internette Yunanistan, İtalya, Kıbrıs, Hırvatistan'dan hangisini istiyorlarsa bakabilirler: Marina kiraları ne âlemde, bizim kira avantajımız bu son maliye ödemelerinden sonra nereye gelmiş? Şu anda en büyük rakibimiz Hırvatistan. Fiyatlarımız da yakın. Bu zamlardan sonra üstüne bile çıkacağız. Üstelik durmadan da yeni marina yapıyorlar. Kos Adası'ndaki marinanın bağlama ücretlerine bakın, bir de karşısındaki bizimkilere. Yunan Adaları, AB'den marina için aldıkları paraları başka alanlara kaydırdı. Şimdi "Bizle yüzde 50 ortak olacaklara her türlü imkânı vereceğiz," diyorlar. Bizde izni verilmiş yeni marina bilen var mı? Önünü aç, yeni marinalar, yeni ekmek kapıları açılsın. Hem vergi topla hem de milli gelirin gerçekten yükselsin. Türkiye bu kafayla nasıl marina yatırımı yapacak? Nasıl işsizliğin önüne geçecek? Gerçekten de Ankara'da deniz olsaydı böyle olmazdı.