kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Mart 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Sevilmeyenler olmaya alıştık artık

SİYAD BAŞKANI MURAT ÖZER:..
-Son tartışmalardan sonra siz de Tuna Erdem gibi 'Hollywood'lu senaristler gibi grev yapsak da biz olmadan ne oluyor görsünler!' diye düşündünüz mü?
-Böyle bir şey düşünmedik, düşünsek de uygulama alanının olmadığını biliyoruz Türkiye'de. Aslında tartışmalar bizi rahatsız etmedi, 'sevilmeyenler' olmaya alıştık, alıştırıldık. SİYAD'ı hedef alan eleştirilerin genç üyelerimiz üzerinden yapılması üzdü bizi. Öte yandan bizden sekiz ödül alan Yumurta ekibi de doya doya yaşayamadı bu keyfi.

-'Eleştirmenler mızmızdır, huysuz entelektüellerdir' gibi bir denklem mi kuruluyor? Bu söylemin sorumlusu kim?
-Aydın kimliğine sahip olmanın bir eleştiri malzemesi olarak sunulması bir miktar abesle iştigal gibi geliyor bana. Sinema yazarının böylesi bir kimlikle sinema sanatına yaklaşması ise bu işin olmazsa olmazı. Bu yakıştırmaların sorumlusu, sinemayı bir sanat olarak benimseyip seven biz SİYAD üyeleriyiz herhalde!

-Bir film eleştirmeninin sadakati sinema sanatına mı, çevresindeki sinema sanatçılarına mı olmalı?
-Kesinlikle sinema sanatına tabii... Sinema, sanatçısıyla var olmasına karşın, bir bütünü değerlendiren ve ona âşık olan bizler, bir sanatçıyı çıkışlarında nasıl alkışlayabiliyorsak, inişlerinde de yermekten geri durmamalıyız. Sinema sanatıyla yapışık ikizler gibi bir ilişki sürdürürken, sanatçılarla aramızdaki mesafeyi 'nesnellik' adına korumalıyız diye düşünüyorum.

-SİYAD'a girmeden önce sizin SİYAD hakkındaki fikriniz neydi? Girince nasıl değişti? Şimdi nasıl?
-Ben SİYAD'a gelmeden önce SİYAD yoktu, derneğin kuruluşundan bu yana üyesiyim. Sorunuzu başkanlık süreciyle ilişkilendirirsek, üç dönem Yönetim Kurulu'nda görev aldıktan sonra başkanlığa seçildiğimi, dolayısıyla SİYAD hakkında fazlasıyla bilgi sahibi olduğumu söyleyebilirim. 1993'teki kuruluşundan bu yana çok tartışılsa da saygınlığını korumayı başaran bir dernek olduğunu düşünüyorum SİYAD'ın. Üç buçuk aylık yeni yönetim döneminde ise üyelerin daha katılımcı olması adına bazı yenilikleri gündeme getirdik, bunun meyvelerini de hızla alıyoruz. Önümüzdeki yıllarda bunun 'SİYAD ruhu' diyebileceğimiz bir kavramla örtüşeceğini ve şimdilik bir 'meslek' olarak kabul görmeyen sinema yazarlığının bu anlamda da büyük adımlar atacağını öngörüyorum.

-Ekşi Sözlük'ün kurucusu Sedat Kapanoğlu geçen hafta bir röportajda Türkiye'de eleştiri kültürünün olmadığından yakınıyordu, bunun acısını en çok eleştirmenler olarak siz hissediyor olmalısınız.
-Evet, böyle bir sıkıntı ne yazık ki var ülkemizde. Yalnızca film eleştirisinde değil, eleştirinin bütün alanlarında bu durum söz konusu. Hem eleştirenler hem de eleştirilenler için bir 'olgunlaşma' sürecinin başlamasını umuyorum. Geç kalınmış olsa da, giderek kültürel erozyona teslim olmaya doğru giden ülkemizin, eleştiri kurumunun vazgeçilmezliğini de görmesini bekliyorum. Umut ediyorum en azından!