kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Mart 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Arınç: Anayasa Mahkemesi bu kararı reddeder

Yeni Haber
Eski TBMM Başkanı ve Manisa Milletvekili Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı reddedeceğine inandığını ifade ederek, iddianamede adının geçmesini ise "İddianamede ismim geçmeseydi kendimden şüphe ederdim" sözleriyle değerlendirdi. İddianamenin hukukun değil, kin ve garezin ürünü olduğunu öne süren Arınç, "Sayın başsavcının delilleri sadece gazete kupürleridir" dedi.

Manisa ve Beyoğlu Belediyeleri arasındaki "Kardeş Şehir" protokolünün imza töreninde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arınç, AKP'nin kapatma davasına ilişkin değerlendirmede bulundu.

"ANAYASA MAHKEMESİ BU KARARI REDDEDECEKTİR"

Arınç, "Çok yanlıştır, hukuka uymaz ve inanıyorum ki Anayasa Mahkemesi bu kararı reddedecektir. Dünyanın hiç bir yerinde Cumhurbaşkanı'na iddianame hazırlayan bir savcı yoktur" dedi. Arınç, hazırlanan iddianameyi henüz görmediğini, endişe ve tedirginlik duymadığını dile getirirken, davayı "Dün akşam geç saatlerde Anayasa Mahkemesi'ne böyle bir dava açıldığını duydum. Dün akşam AK Parti Genel Merkezi'nde bir grup arkadaşımızla bu konu üzerine çalışma yaptık. Türkiye'de siyasi parti kapatma davaları ve bu davaların sonuçları hepinizce malumunuzdur. Çok garip bir şekilde, beklenmedik, umulmadık bir şekilde ve hiç birimizin düşünemediği bir şekilde Cumhuriyet başsavcısı iktidarda bulunan bir partiye, 16.5 milyon seçmenin oyunu almış bir partiye, iki dönemdedir tek başında iktidarda olan bir partiye, Türkiye'yi AB'ye taşımak için müzakere masasında oturan bir partiye kapatma davası açmış durumdadır" sözleriyle eleştirdi.

"SAYIN BAŞSAVCININ DELİLLERİ SADECE GAZETE KÜPÜRLERİ"

Hiçbir endişe, tedirginlik ve üzüntü içinde olmadıklarını vurgulayan Arınç, tek üzüntülerinin ise "Türkiye ve millet adına" olduğunu söyledi. Türkiye'nin geldiği noktada demokratikleşme ve özgürleşme noktasında bu kadar mesafe aldıktan sonra temel haklar alabildiğine genişleme mücadelesi verirken bir siyasi partinin "gelişi güzel" kapatılmak istenmesini üzüldüklerini kaydeden Arınç, şöyle konuştu:

"Delil toplar, delili sadece sanık görünen kişi veya kurumların aleyhinde değil, lehinde olanları da toplar. Bundan önceki davalara da bakarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Sayın Başsavcının delilleri sadece gazete kupürleridir. Doğruluğu şüphelidir. Kaldı ki AK Parti sokaktaki iki kişiden birinin oyunu almış bir partidir. Yüz binlerce teşkilat mensubu var. Biz polis devletinde değiliz ki, her kişinin başına jandarma koyalım. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuka aykırı eylem ve işlem yapanlar mahkemelerde yargılanır. Sadece bir haber çıktı diye dava açmaya kalkarsak, delil vasfını kazanmamış bu davalar sonunda iptal olmaya mahkum olur. AK Parti hukuk düzeninde güçlü bir iktidar partisidir. Hiç bir mensubu da başsavcının iddianamesinde yer aldığını zannettiğim konular üzerinde hüküm giymemiştir."

"HAKSIZLIK KARŞISINDA AKP YÜZDE 70 OY ALACAKTIR"

Arınç, bir iktidar partisinin, Türkiye'yi çağdaşlaşma noktasında gerçekten demokratik, laik ve sosyal bir devlet olarak kabul edip bu yolda çalışmalar yapan bir iktidar konusunda böylesine sorumsuzca dava açılmasını "teessüfle" karşıladığını ifade etti. Arınç, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

"Türkiye adına üzülüyorum. Sonunu hep beraber göreceğiz. Ben 40 yıla yaklaşan siyasi hayatım içerisinde geçmiş bazı davaların iddianamesinde de yer alan bir kişi olarak, bu parti kapatma davalarının siyaseten kapatılmak istenen partiye hiçbir zararı olmaz. Aksine aldığımız telefonlardan, çevremizden bize karşı dayanışma ve destekleme içerisinde olan kurumlardan aldığımız haber onu gösteriyor ki, AK Parti önümüzdeki seçimlerde bu zulüm ve haksızlık karşısında yüzde 70 oy alacaktır. İnanıyorum ki davanın açılmasının önemli sebeplerinden bir kaç tanesini de önümüzdeki günlerde fazlasıyla konuşacağız. Bu dava hukuki temelden yoksundur. Bir hukukçu olarak söylüyorum, zihin ve vicdanını satmamış bir insan olarak söylüyorum; bu davanın temelinde hukuk yoktur. Bunu hep beraber göreceğiz.

Bu davanın açılmasını, bu dava ile bu partinin sıkıştırılmasını, millete korku salınmasını isteyen bir küçük grup vardır. O grup Türkiye'nin kaos içerisine düşmesini, Türkiye'nin geleceğini engellemek istemektedirler. Hukuk karşısında alnımız açık başımız diktir. Hukuktan korkmuyoruz. Milletten aldığımız emaneti sonuna kadar şerefle muhafaza edeceğimize inanıyorum. Milletin oylarıyla geldik, milletin oylarıyla gitmesini de biliriz. Egemenlik milletinse ve eğer Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda yazdığı gibi siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıysa artık partilerin gelişi güzel bir insanın dudağından çıkacak iki cümleyle kapatılmasının sonu geldi demektir."

"DAVADA ADIMIM GEÇMESİNDEN ŞEREF DUYARIM"

Arınç, "Bu davada suçlanan insanlardan ilk üçün içinde benim de ismimin olduğunu söylüyorlar. Bu beni üzmez. Bu beni endişe ve korkuya sevk etmez. Ama ben siyasi hayatım boyunca attığım her adımın, yaptığım her işin hesabını şerefle verdim. Kuştan korkan darı ekmez. Doğru adına ne biliyorsak onu yapmaya devam edeceğiz. Benim üzülmem gereken tek şey, böylesine haksız açılmış bir davada ismim geçmeseydi kendimden şüphe ederdim. Vicdanım müsterih. Böylesine bir davada böylesine bir iddianameyle suçlanmak bana ancak şeref verir. Milletimin vereceği karara hazırım" diye konuştu.

"SAYIN BAŞSAVCIYI İKAZ ETMEK İSTİYORUM"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün iddianame de adının geçtiğinin hatırlatılması üzerine de Arınç, değerlendirmesini şöyle tamamladı:

"Hiç bir siyasetçi bu dava sonunda 'AK Parti kapatılır' diye ellerini ovuşturmasın, zil takıp oynamasın. Kendisini siyasetçi sanan bazı zavallıların söylediği sözleri dinledik. Başkasının çantasını taşımaktan beli yamulmuş bu insanların 'ne kadar da iyi oldu' demesini onların ayıbı olarak görüyorum. Sayın Başsavcıyı ikaz etmek istiyorum. Hırs o kadar gözünü bürümüş ki bir Cumhurbaşkanı hakkında bile iddianame tanzim edebiliyor. Bu dünyada görülmüş bir şey değildir. Bir Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetle suçlanıp yargılanabiliyorsa, sayın Gül'ün siyasi yasaklı ilan edilmesini istemek hangi hukuk anlayışıyla bağdaşır. Bu iddianame hukukun değil kin ve garezin ürünüdür. Türkiye'nin ilerlemesini, büyümesini hiç bir şey önleyemeyecektir."

(ANKA)