kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Mart 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Sıcak kül doldurulmuş mangalın üstündeki sahandan kebap yemek ayrı bir keyif.

Fenerbahçe'de mangal sefası

DENİZ ERBİL
Kebapların sofraya bakır bir mangalın üstünde getirildiği Belvü Restaurant'da son lokmaya kadar etleriniz hiç soğumuyor..
Özellikle havaların ısınmaya başladığı hafta sonları trafiğin tek yönlü olmasına rağmen otomobille santim santim ilerleyebildiğim Fenerbahçe'de, "Yarım yüzyıl önce bu kadar araç trafiğe çıksa, nasıl bir manzara sergilenirdi?" diye düşünürüm hep... Eski fotoğraflardan görüldüğü kadarıyla o dönemde eni şimdikinin yarısı kadar bile olmayan bu caddede iki yönlü trafik akışı varmış ve yine de mahallenin çocukları günün en hareketli saatlerinde bile ortalıkta top oynayabiliyorlarmış. Eski Fenerbahçe fotoğrafları, Fenerbahçe yarımadasının da bugünkünün üçte biri boyutlarında olduğunu gösteriyor. Zaman içinde gerek anlı şanlı spor kulüplerimiz, gerekse başlangıçta trafiği rahatlatmak için denizi doldurarak yolu genişleten ama daha sonra sahile çeşitli sitelerin, ardından da dev bir marinanın yapılmasına izin veren devlet büyüklerimizin sayesinde Kalamış ve Fenerbahçe bugünkü haline geldi. Kıyıda oturup "Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan..." şarkısını mırıldanmak artık mümkün değil. Sitelerin duvarları, marinanın tel örgüleri Kalamış ile Fenerbahçe arasında biz sıradan fanilerin denizle bağlantımızı kesiyor. Eskiden burada Belvü adında çok ünlü bir gazino varmış. Denizkızı Eftalya'nın, Perihan Altındağ'ın, Müzeyyen Senar'ın sahneye çıktıkları bu gazinoda onları dinleyebilecek paraları olmayanlar ya sandalla denize açılırlar ya da gazinonun çevresindeki köşklerin bahçe duvarlarına oturup, bu sakin sayfiye semtinde hoparlörlerden yükselen müziği bastıracak başka bir ses olmadığı için, bedavadan dinleyebilirlermiş. Bu Belvü Gazinosu, sahil dolduruldukça denize doğru taşındı. Sonra onun bulunduğu yere bir site ve bir kafe-restoran kompleksi yapıldı. Üç yıl kadar önce bu tesis 'Belvü Jardin' adıyla hizmete açıldı. Bahçesinde kendi otoparkı da bulunan bu kompleksin bir bölümü kafe... Ortada restoran kısmı var. Fenerbahçe'ye doğru en uçta da bir fast-food lokantası. Geçen hafta sonu bir akşam, restorana yemek yemeye gittik. Burası modern tabloları, krem rengi keten masa örtüleriyle Fenerbahçe'ye yakışır ferah bir mekân. Marinadaki teknelerin ardından Kalamış Koyu görünüyor. Ancak restoranın bitimiyle denize kadarki kısım arasında önce parmaklıklar, arada bir yürüme yolu ve marinanın yüksek tel örgüleri var. Alman toplama kamplarından özgür dünyayı seyrediyormuş gibi geliyor insana... Ama buna da şükür. Çünkü Kalamış Marina'nın içindeki bazı lokantalar dışında sahil boyunca denize bu kadar yakın bir başka mekân yok.

KAHVALTISI DA ZENGİN
Belvü Restaurant'da pazar günleri brunch da yapılıyormuş; bir dostumdan öğrendiğim kadarıyla da çok zengin bir açık büfesi varmış. Akşam mönüsünde ise etlerin, daha doğrusu kebapların çoğunlukta olduğu belli oluyor. Listede klasik Güneydoğu kebapları görülüyor. Burada hoş bir uygulama var. 'Karışık mangal' başlığı altında, iki, üç ya da dört kişilik karışık kebaplar, özel bir mangal ile servis ediliyor. Daha doğrusu etler önce pişiriliyor, büyük bir sahana yerleştiriliyor, ardından içine sıcak kül doldurulmuş küçük, bakır mangalın üzerine oturtarak sofraya getiriliyor. Böylece yiyebileceğiniz kadarını mangaldaki sahandan tabağınıza alıyorsunuz; dolayısıyla son lokmaya kadar etleriniz soğumamış oluyor. Oturduğumuzda hemen servis edilen, manda tereyağı olduğunu tahmin ettiğim bembeyaz yağ, az tuzlu ve damakta eriyen tulum peyniri ile sımsıcak susamlı pideler, restoran hakkında daha baştan olumlu izlenim edinmemizi sağladı. Küçük güveç kaplarda sunulan pastırmalı sıcak humus ise bildiğimiz humustan çok nohutla yapılmış sufleyi anımsatıyordu; farklıydı ama lezzetliydi. Aynı başarıyı fındık lahmacun ve küçük içli köftelerde de saptadık. Sıra karışık kebaplara geldi. Kaburga, şiş, dürüm yapılmış beyti kebap, Adana kebabı, piliçten oluşan ve mangalıyla ortaya gelen kebaplar gayet lezzetli, ısmarladığımız ince kıyım mevsim salatası da tazeydi ve harcı iyice karışmış halde getirildi. Yemek listesine baktığınızda, zengin yemek, kebap ve meze çeşitleri buluyorsunuz. Ancak mönüden seçmeye kalktığınızda, daha ilk ya da ikinci tercihinizde "Kalmadı efendim," yanıtını alıyor, ardından klasik kebapçı yöntemine dönüp, garsonun önerilerini ısmarlamak zorunda kalıyorsunuz. Öte yanda, Belvü, kebap ağırlıklı bir restoran olmasına rağmen şarap seçenekleri de zengin. Kavaklıdere, Doluca ve Kayra'nın şarapları bulunuyor. Hafta sonu Fenerbahçe'ye otomobille ulaşmayı başarırsanız, dışarının kalabalığına iyi bir alternatif sunan Belvü'nün bahçesine aracınızı park edip, Fenerbahçe Marina'daki yatları ve ardında uzanan Kalamış Koyu'nu seyrederek keyifli bir yemek yiyebilirsiniz.
Haberin fotoğrafları