kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Mart 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ŞEREF OĞUZ
ÖNERİ-YORUM

Gıda Envanteri

2007'nin Gıda Envanteri sunumundayız. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu Kurumsal İletişim Müdürü İlknur Menlik'i dinliyoruz; "Bu envanter, işletmelerimize karar alma süreçlerinde kaynak oluşturacak" diyor.
Baktığımızda kayıt dışılığıyla, katma değeri düşük ürün gamıyla ve hala uncu, yemci ağırlıklı yapısıyla gıda sektörünün, kendi yağı içinde kavrulduğunu görüyoruz.
Temel sıkıntı, diğer sektörlerden farklı değil: Ana strateji yok ve "Ben de isterem" söylemine kilitlenmiş teşvik yakarışları ortalığı kaplamış.
Yine de yıllık 2.7 milyar $'lık ithalata karşılık 5.2 milyar $'lık ihracat sayesinde net 2.5 milyar $ ticaret fazlası verebilmiş bir sektöre sahibiz.
Yarım trilyon dolara koşan dünya ihracatı yanında devede kulak kalsa dahi, son 10 yılda % 110'luk artış, umut verici görünüyor.
Başkan Şemsi Kopuz, 23 dernekten oluşan federasyonun temel önceliğini "gıda güvenliği ve halk sağlığı" olarak belirlediklerini söylüyor.
Doğrudur. Fakat yetmez!
Neticede sektörün içinde bulunduğu yapısal sorunlar var.
Mesela yine Kopuz'un ifadesiyle tarlada tonu 780 YTL olan domatesin mutfağa 3 bin 500 YTL'ye varabilmesi var.
Değer yaratmayan aracılar, üreticiye de tüketiciye de kazandırmadığı gibi "süreç rantiyeleri" ne kaynak aktarmaktan öteye gidemiyoruz.
Federasyonun sağladığı "doğru ve güvenilir" verilerin, bu sektörü ülke ekonomisine lokomotif yapacak yeni aktörlere ışık tutmasını ümit ediyorum. Ancak ithalatın giderek pahalı hale geldiği ve ihracatın ise giderek ucuzladığı gözlemimi, bu verilerle test edememiş olsam da yapılan bu envanter çalışmasının "bilgi ile yola çıkacak" olanlara yarayacağına eminim.
Yeni aktörlerin, dünya gıda sahnesinde yeni anlayışla var olma zorunluluğu ise hala gündemimizde değil.
Yeni normal, artık karın doyurma ve hijyen odağındaki gıda ticaretinin giderek nicelikten niteliğe doğru kaymasıdır.
Küresel ısınmayı hesaba katan, içeriğinde yağ, kolesterol vs gibi dengeleri gözeten, obezite riski düşük veya kilo aldırmayan gıda üretimi...
Acaba hala uncu, yağcı veya yemci yapısını aşamamış Türk Gıda Sanayimizin, yeni normale kuantum sıçraması mümkün müdür?
Gıda envanterini çıkarabilen sektör, biraz da bu sorulara cevap aramalı bence.