kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Mart 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Siz hiç kelebek gördünüz mü?

Siz hiç şey gördünüz mü?
Çalışanların tepkisini haklı bulan bir hükümet...
Çalışanların tepkisine çok kızan işverenleri haksız bulan bir hükümet...
Cumhuriyetçi, demokrat, maneviyatçı, adaletçi, liberal, AB'ci, Anayasa'da yazılı haklara saygılı olduğu için demokratik tepkiyi haklı bulan bir hükümet.
Ya da...
Hükümetin çalışanları azarlamasını, ortaya koydukları demokratik tepkiyi kanunsuz bulmasını eleştiren işverenler...
Cumhuriyetçi, demokrat, liberal, AB'ci, Anayasa'da yazılı haklara saygılı olduğu için demokratik tepkiyi haklı bulan bir işveren örgütü.
Gördünüz mü?
Nasıl olacak bu iş?
"Demokrat" hükümet, kendilerine dayatılan ve hak budayan kanuna karşı eylem yapan işçileri, memurları kanunsuzlukla suçladığında, sendikasız ama "demokrat" medya ne yapacak?
Önceki hükümet döneminde, çalışanlara iş güvencesi hukuku olmasın, en azından gazetecilere asla olmasın diye Çalışma Bakanı'na şantaj dahi yapabilen büyük medya ne yapacak?
Gazetecilerin yıpranma hakları budansın da daha az prim ödesinler diye bakan medya gözlükleri ne yapacak?
Mesela, yedi düvele demokrasi dersi veren, ama sendikasız medyayı demokrasi açısından eleştiremeyen TÜSİAD ne yapacak?
MÜSİAD ne yapacak? Ahlak, hak, hakkaniyet, mağduriyet adına ne söyleyecek?
Bakın, "hepimiz aynı gemideyiz" denen tersanede, dün bir işçi ölüme doğru uçtu, bir gemide zehir patladı.
"Hepimiz aynı gemide" isek de, ölüm, eziyet seçerek yutuyor sanki. Hepimiz düşmüyoruz, hepimiz kelebekler gibi uçup çabuk çabuk tükenmiyoruz.
Aslında, eğer ücretli, emekli veya yakını değilseniz yahut öyle olsanız dahi, örgüt, dayanışma, mücadele gibi meselelerden hiç haz etmiyorsanız, siz de öyle düşünebilirsiniz.
Eylemler için diyebilirsiniz ki...
Millet perişan oldu...
Halka eziyet...
Çocukların dersi boş geçti...
Yollar azap haline geldi!
Nasıl olsa böyle denebiliyor.
Nasıl olsa, bu ülkenin alttakileri, hırpalananları, horlananları, hep pamuk ipliğiyle bağlı, hep Damokles'in kılıcı altında, hep hayatın kıyısında, hep uçurumun önünde duranları önce birbirine diş biliyor.
İktidarlar bunun için...
Medya genellikle bunun için...
İşverenlerin "demokratik sivil toplum" örgütleri bunun için...
Reklamlar bunun için...
Kanunlar bunun için.
Beynimizi işgal eden, ruhumuzu ele geçiren, vicdanımızı rehin alan nice numara, nice makam, nice mekan bunun için!
Korkularımız, nefretlerimiz, yanılgılarımız, yanılsamalarımız bunun için! Kelebeklerin kısacık ömrü bunun için.