kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Mart 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Türkiye not artışına asılmalı

Milli gelir revizyonu ile birlikte Türkiye, ekonomisinin görünümünü iyileştirdi. Nazım Ekren ile Kemal Unakıtan'ın katıldığı üç bakanın basın toplantısında Mehmet Şimşek'in belirttiği gibi, bu yeni durumun hazmedilmesi belli bir zaman almasına alacak ama istenen sonuç da sağlanacak. Düzeltmeyle, Türkiye'nin kişi başına geliri, kamu borçlarının milli gelire oranı, cari açığın milli gelire oranı yaklaşık üçte bir iyileşti. Bu verilerin mutlak rakamlarında bir değişme yok. Değişen milli gelirin rakamsal ifadesi ve çeşitli verilerin buna oranı.

4 veride değişim
Eğer açıklanan veriler uluslararası kabul görürse, orta vadede ekonominin görünümünde, risk algılamasında ve reytinginde iyileşme, Türkiye Hazinesi'nin ödediği faizde ise düşme beklenmeli.
* Çünkü revizyonla kişi başına milli gelirde 2 bin dolarlık artışla 9 bin 227 dolara ulaşılacak. Bu veri, notları bizden yüksek olan Brezilya ve Rusya'nın üzerinde.
* Cari işlemler açığının milli gelire oranı 2 puan kadar düştü ve yüzde 6'nın altına indi. Bu alanda da Türkiye cari açığı en yüksek görünen birkaç ülke arasından bir kademe aşağıya düştü.
* Net kamu borcu yüzde 30'a, brüt kamu borcu yüzde 43'e inecek. İnecek diyoruz çünkü hâlâ 2007 yılının tümü için milli gelir rakamları belli olmadı. Ay sonundaki açıklamadan sonra bu alanda da AB kriterleri fazlasıyla tutturulacak.
* Bütçe açığı da yüzde 2'nin altına inerek Maastricht kriteri fazlasıyla aşıldı.

Türkiye'nin hakkı
Bütün bu verilerdeki pozitif yönlü değişim, beraberinde rahatlıkla kredi notu artışını getirmeli.
Ancak bu konuda şimdiye kadar Türkiye gerekli çalışmaları pek yapmadı. Zaten 1990'lı yıllardan sicili bozuktu, ekonomi politikalarını uygulamada güvenilmez damgasını yemişti. Bu nedenle 2001 krizi sonrası sağlanan iyileşmelerin karşılığını reyting kuruluşları zamanında nota yansıtmıyorlar. Milli gelir revizyonu ile işte yakalanan fırsat bu. Dün, ekonomiyi yöneten üç bakanın basın toplantısında istediği de bu hakkın Türkiye'ye teslim edilmesiydi. Milli gelir revizyonunun ardından yapılan bu açıklamalar ve hakkın tesliminin istenmesi gayet yerinde bir girişim.

Geç mi kaldık?
Çünkü aynı zamanda sosyal güvenlik reformunun Meclis genel kurulunda yasalaşma aşamasına geldik. Birkaç hafta içinde reformun kanunlaşması bekleniyor. Milli gelir revizyonunu böylesine güçlü bir reformun izlemesi de not artışı isteyen Türkiye'nin elini güçlendiriyor.
Ancak önemli bir eksiklik var. O da küresel dalgalanmanın içinde bulunmamız. Yani zamanlama yanlış. Milli gelir revizyonunda geç kalınmış. Eğer bu düzeltme bir yıl önce yapılmış olsaydı arkasından not artışı gelmesi kesin gibiydi. Kriz ortamında reyting kuruluşları notlara pek dokunmak istemezler. Bu bir zorluk yaratıyor. Şimdi ortalığın durulmasını bekleyeceğiz.

Program da olsaydı
Bir de IMF ile yürütülen programın yerine mayıs ayından itibaren ne koyacağımıza karar vermemiz gerekiyor. IMF ile devam edilip edilmeyeceği, edilecekse hangi programın uygulanacağının belirlenmesi yine Türkiye'nin reytingini artıracak önemli faktörlerden biri.
Dün üç bakanın basın toplantısında IMF ile ilgili açıklama yapılamadığı için, piyasalar üzerinde herhangi bir etkisini gözlemleyemedik. Milli gelir revizyonunun etkisini ise zaman içinde göstereceği açık. Türkiye not artışına asılmalı.

Sonuç
"Başarının sırrı, israrla istemektir."

Benjamin Disraeli