kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Mart 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Faithfull, Babylon konserinde.

Marianne Faithfull konseri

MEHMET TEZ
Bu başlığı görenler konser hakkında yazacağımı sanacak. Şimdiden özür dilerim. Maalesef öyle değil. Konser çok güzeldi. Gittiğime çok memnun oldum. Ancak daha fazla dikkatimi çeken bir şey var. Babylon'da konser izlemek ne zor ya... Ne kadar karmaşık, ne kadar inanılmaz bir macera. Bir içsel yolculuk, bir toplumsal kucaklaşma, bir doruk noktası... Bilim insanları gelip buradaki psikolojik durumu çözümleseler belki Beyaz Türkler ya da ne bileyim laik kesim falan denen insanlar hakkında önemli bulgulara ulaşılabilir. Ben Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'da tarif ettiği entelektüel hayvan homo disconnectus'un davranışlarının burada yakından gözlemlenebileceğine inanıyorum. Doğal ortamı olmasa da evindeymiş gibi davranıyor. İçerisi tıklım tıkış. Herkes ayakta. Arkadan geçen, önden geçen sürekli itiyor. İtecek elbet, kulüpte konser izliyoruz, normaldir. Arkamdan biri dürtüyor. Efendim buyrun? Eliyle 'kenara çekil göremiyoruz' işareti yapıyor. Babylon'u bilmeyenler için söyleyeyim. Alt katın sahneye en uzak yerinde ve salondaki tüm insanların gerisinde barın önünde duruyorum. Ve arkamda bir kişi var. Bir kişi. Ve o beni dürtüp kenara çekil diyor. E sen gel buraya ben oraya geçeyim madem, boyun kısaysa. Yok o da olmaz. Bara dayanmak istiyor aynı zamanda. Beklentinin yüksek olması budur herhalde. Arkamdan geçenlere yol veriyorum o itiş kakışta, önümde bir hanımefendi: "Ne yapıyorsunuz?" Şaşkınlık içinde gözler faltaşı gibi açılmış: "Ne yapıyorsunuz?" Aman Tanrım, evinde koltukta otururken bir anda camdan girip üzerine atlamış gibiyim bu hanımın. "Ne yapıyorsunuz?" Ayakta durmaya, biramı birinin üzerine dökmemeye ve hayatta kalmaya çalışıyorum. Salonda birileri mutlaka rahatsız ve kabahat muhakkak başka birilerinde. Böyle bir psikoloji... Salondan dışarı atıyorum kendimi, fuayeden izlerim diyorum. Kimseyi rahatsız etmeden ve rahatsız olmadan durulabilecek en iyi yer burası. Kapının ağzında duran beyefendiye "Sizi bir saniye rahatsız edebilir miyim?" diye soruyorum. "Eh sen de et bari gelen geçen etti zaten," diyor. E burası kapı. Nereden geçecektik? Uzmanlar iş başına, doğru Babylon'a...