kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Mart 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Bölücü teröre "Hayır", bölücü siyasete "Evet" mi?

Hayatımız Ankaralıların çeşitli önemli ve gerçekten önemsiz konularda birbirleri ile kavga etmelerine mi endeksli? Gazeteleri okur ve televizyon haberlerini izlerken, "Bugün yine kim kime ne tür bir ağır söz söyledi" diye mi yurdu ve dünyayı anlamaya çalışıyorsunuz?
Oysa insanların da toplumların da, güler yüzlü, uzlaşmayı bilen, kamplaşmalara değil kaynaşmalara ağırlık veren söylemlere özlemleri var. Bu özlemi keşfeden Roberto Benigni "Hayat Güzeldir" deki Guido tiplemesinde, bir toplama kampında ölüme yürürken bile gülmenin ve güldürmenin mümkün olabileceğini anlatarak tüm dünyanın beğenisini kazanmamış mıydı?
Yapay gündemleri abartarak toplumu "kriz bağımlısı " yapmanın, ne siyasete ne medyaya orta ve uzun vadede bir getirisi olabilir... Üretilen krizler sonunda siyaseti de, medyayı da, bumerang gibi mutlaka vurur. Demokrasi de, basın özgürlüğü de yaralanır. Toplumun mutluluk, refah, çağdaş uygarlığın nimetleri gibi olgulara ulaşması gecikir.
İktidarı, muhalefeti, asker ve sivil bürokrasisi, üniversiteleri, her eğilimdeki aydınları ile Türkiye'nin siyaset, idare ve düşünce odakları, artık bıktıran ve yılgınlık veren kronik kavgaları da, akıl dışı kamplaşmalara sebep olan kan davalarını da bir kenara itmeyi denemelidirler.
"Bölücü terör "ü sürekli kınayanlar "Bölücü siyaset" ten vazgeçmeyi denemelidirler.

Ezberci yandaşlar
Doldurulmuş ezberlerle oluşturulan bindirilmiş yandaş kalabalıkların ilkokul münazarası düzeyindeki polemikleri ile hiçbir soruna çözüm üretilemez.
Önündeki engeller kalktığı zaman her alanda büyük atılımlar yapabilen, dinamik, dünyaya uyumlu ve gerçekten yetenekli Türk toplumuna, siyaset ve düşünce olarak sadece kavgayı ve kamplaşmayı sunmak, büyük haksızlıktır.
İktidarı ve muhalefeti ile tüm siyasetçiler başkalarının sözlerine ve düşüncelerine laf yetiştirmeye çalışmak yerine, kendi düşüncelerini ve çözümlerini anlatmayı artık denemelidirler. Demokratik siyasette farklılıklar kutsanır ama birleştiren öğeler de ön plana çıkarılabildiği ölçüde topluma istikrar, mutluluk ve refah gelir.
Öfkeyi bir hitabet üslubu olarak gören iktidar ve içinde bulunduğu parlamentoyu Anayasaya aykırı gören bir muhalefet, artık özeleştiri yapmayı da denemelidirler.
Geçmiş kayıp yılları önümüze taşıma çabaları ne akla ne insafa sığıyor.