Bir lider konuştu

Yine salı akşamına gidelim. Sevilla'yı elemenin coşkusu sürüyor. Biliyoruz ki, başkan Aziz Yıldırım da tribünde oturmasına rağmen, Alves'in kaçırdığı penaltıdan sonra Volkan'ın yanında koşuyor hatta ondan daha fazla haykırıyordu. Bu duyguları yaşadıktan sonra mikrofonlara yaptığı konuşma çok özeldi.
Evet coşkusu vardı ama öncelikle geleceğe dikkat çekmesi, neleri eksik yaptıklarını veya nelerin yapılması gerektiğini anlatmaya başlaması ilginçti.
Aziz Yıldırım gerçek bir lider havasında, zaferlerin devamlılığı için konuşuyordu. O gecenin keyfini çıkartacak, hamaset dolu sözler de söyleyebilirdi. Ya da kendisine yönelen övgüleri de kucaklardı. Ama yapmadı.
Türk futbolunun ilerlemesi için takım sayısını azaltmaktan bahsetti . Avrupa başarıları için yabancı oyuncu kontenjanının artırılması gerektiğini vurguladı. Lokomotif kulübün başkanı gibi değil, diğer kulüplerin önünü açmaya çalışan bir buldozer gibiydi. İlerlemenin, kalitenin şartlarını kabul ettirmeye çalışıyordu.
Aziz Yıldırım olgunluğunun zirvesine ulaştı bu konuşmalarıyla. Bir Fenerbahçeli olarak gurur duydum. Onu en çok eleştiren yazar olarak, vizyon değişimini, tekrar herkesin başkanı olmaya doğru gidişini izliyorum.
Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi başarısının Türkiye'ye birçok getirisi olacaktır. Ama bu getirileri kazanca çevirmek istiyorsak, Yıldırım'ın mesajlarına dikkat etmeliyiz. 10 yıl bu sularda yüzen, batan, çıkan bir başkanın hedef planına saygı duymalıyız.