kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Mart 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Kriz eylem planı yazılıyor

Mevlana'nın o güzel sözü bugünkü ekonomik ortama ne kadar güzel uyuyor değil mi? "Düne ait ne varsa dünde kaldı cancağızım. Artık yeni şeyler söylemek lazım!"
Bir süredir iş dünyası ile hükümet arasında "felaket tellalığı"na varan gerginliğe tanık oluyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının ardı ardına katıldığı mesaj bombardımanı farklı algılamaları da beraberinde getiriyor. Örneğin, başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümet cephesi,
"İnsaf edin" noktasında. İş adamları ise " Başörtüsü tartışması toplumu kutuplaştırdı. Küresel mali kriz kapıya dayandı. Hükümet pro aktif davranmıyor. Piyasadan gelen seslere kulak vermiyor. Asli gündemden uzaklaşıyor" iddiasında. İşte böylesi bir ortamda iki kritik toplantı gerçekleşti. 1-Ekonomik Değerlendirme Kurulu. 2-TÜSİAD-Nazım Ekren Zirvesi.
Beklentilerlegerçekleri karşılaştırabilmek için önce Hükümet'in fotoğrafını çekmekte yarar var.
Ağustos 2007'de yeni bakanlar iş başı yaptı. Ancak ekonomiyle ilgili bakan değişiklikleri ve yeni kadroların kurulması nedeniyle uyum süreci zaman aldı.
Ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, vitrinde gözükmeyen çok sayıda çalışmaya imza atsa da yönetim tekniği açısından pratik değil teorik kaldı.
Hazine Bakanı Mehmet Şimşek, ilk günden talihsizlikler yaşadı. Özel durumuna ilişkin haberler imajını yıprattı. Göreve 10 yenik başladı. Medyayla yıldızı barışmadı. İçe kapandı. Hazine de bakanla doku bütünlüğünü tam sağlayamadı.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ekonomiye güven duyulmasını telkin eden açıklamalarıyla ön planda. Vergi ve hazine arazisiyle ilgili yasalar, ArGe teşviki, özelleştirme Unakıtan'ın avantajlı yönleri oldu. Ancak tek ayaklı olumlu icraat görüntüsü genel kaygıları yatıştırmaya yetmedi.
Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan ise ilk günden bürokrasi engeline takıldı. Hızına ayak uyduracak ekibi kuramadı. Sektörel teşvik çalışması, 24 ayrı yasa tasarısı Çağlayan'ın sabahlara kadar süren mesaisiyle 7 ayda ancak bir aşamayaLakin, iş adamı arkadaşları bile gözünün içine baka baka "Darboğaza giriyoruz" diye yakındı. O, "Ayağınıza kurşun sıkmayın" dedi. Görünümü, medyanın bozduğunu ima edenler kervanına katıldı. Sıkıntılı tabloda siyasetin rolünü sanki ıskaladı.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik, iyi niyetli çabasına karşın Sosyal Güvenlik Reformu'na hakim olamadı. Milletvekillerinin maaş artırma girişimleriyle reformun sakatlanmasını engelleyemedi. Murat Başesgioğlu döneminde şekillenen istihdam paketi bir türlü açıklanamadı. Paket, işsizlik sigortasına karşılık kıdem tazminatı tırpanına dönüştü.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın aşırı ihtiyatlı tutumu da Hükümet'in beklentileri ile uyuşmadı. Yılmaz, 2007'de enflasyon hedefine neden ulaşılamadığını bir mektupla Başbakan'a iletirken bizzat Erdoğan'ın, işadamlarından Merkez Bankası'na baskı kurmalarını istemesi çelişkileri artırdı.

Fırsatlar da var!
Peki hiç mi olumlu iş yapılmıyor? Yapılıyor yapılmasına da... Zamanında olmayınca etkisi zayıflıyor. Her şeyden önce 2002-2007 döneminde milli gelirin şurdan şuraya gelmesi, ihracatın şu kadar artması, faizlerin bu kadar düşmesi hep geçmişe ilişkin başarı öyküleri. Oysa bugün Türkiye'nin bir başka başarı senaryosu yazması isteniyor. Belki de bu yüzden Başbakan Yardımcısı Ekren'in, sessiz sedasız geliştirdiği "Kriz Önleme Reçetesi" ile terörle mücadelenin askeri boyutundan sonra devreye girecek "GAP Eylem Planı" bir başka önem taşıyor. Ama Bakan'ın güçlüğü de ortada. Düşünsenize, "Yarın kriz çıksa ne tür önlemler alınır?" türünden zihni egzersiz istediği bir bürokrat, oturup doğal afet durumunda alınacak önlemleri sıralayabiliyor. Bundan sonra ne mi gerekiyor?
- Hükümet Eylem Planı'nın revize edilip bazı kararların öne çekilmesi
- Global mali krizin ekonomik büyümeye etkilerini azaltacak önlemler açıklanması
- Gecikmiş istihdam paketinin açılması
- Sigorta primi indiriminin 2009'a ertelenmesi
- Nakit girişi yüksek özelleştirmelerin tamamlanması
- Televizyon üreticileri gibi tıkanan sektörlere seri çözümler bulunması
- Kredi genişlemesine kontrollü izin verilmesi
- Yeni anayasa girişiminin toplumsal katmanlarda hazmedilinceye kadar ötelenmesi
- Ve nihayet çatışmacı siyasi beyan tarzının değiştirilip, öfkenin yatıştırılması.
- Bunları başarabilirsek askersivil ayrımı, laik-dinci bölünmesi, iktidar-muhalef kapışması giderek azalacak, terör belasını bertaraf eden Türkiye'nin görünümü bir anda olumluya dönecektir!