kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Mart 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

İnsanları maymun edip bundan dram çıkarmam

MUSTAFA KIZIL / MAGAZİN
atv'nin yeni bilgi yarışması 'Şans Yolu'nun sunuculuğunu üstlenen Hasan Kaçan: Yarışmacıları maymun edip bir dram çıkarmaya çalışmıyorum. Bu bir bilgi yarışması ve insanları en azından gazete okumaya teşvik etmiş oluyoruz..
Hasan Kaçan çizerlik, yazarlık, senaristlik, oyunculuk derken şimdi de atv ekranlarında sunuculuk yapıyor. 'Şans Yolu' adlı bilgi yarışmasıyla ilk defa sunucu olarak sevenlerinin karşısına çıkan Kaçan, ilk zamanlar biraz tutukluk yaşadığını ama artık bu tutukluğu üzerinden attığını ve ipleri eline aldığını söylüyor. Hasan Kaçan'la 'Şans Yolu' programından mizaha, türbandan siyasete kadar pek çok konuda konuştuk.

* Program nasıl gidiyor?
Programın çekimlerinde çok eğleniyoruz. 'Şans Yolu' format olarak heyecanlı, eğlenceli ve bilgiye dayalı bir program. Nihat Özcan yönetmenimiz, Ahmet Erülgen yapımcımız. Ahmet eski arkadaşım, Gırgır'dan tanışıyoruz. Aramızda şifreli konuşma hadisesi var. Sonra Nihat da katıldı hadisenin içine... Çekim öncesi çok eğleniyoruz. Hayatım boyunca göremeyeceğim insanları orada görmüş oluyorum.

* Yarışmada ilginç anlar yaşıyor musunuz?
Geçenlerde yürüme engelli bir yarışmacı vardı, onunla yarıştık. O kadar neşeli, o kadar eğlenceli ki, ben onun tekerlekli sandalyede olduğunu bile unuttum. Dozunu aşmadan o durum üzerine bile espiriler yaptık. Görme engelli bir bayan geldi onunla yarıştık. Dediğim gibi o kadar çok hayatı ve konuşmayı seven, enerjisi yüksek insanlar oluyor ki, karşınızdakinin engelli olduğunu unutuyorsunuz. İş kendiliğinden köpürmeye ve eğlenceli hale gelmeye başlıyor. Böyle bir yarışma içerisinde o insanların yüzünün gülmesine çok seviniyorum.

ŞANS ÖNEMLİ AMA...
* Sizce 'Şans Yolu' insanlara ne kazandırıyor?
Yarışmalar son dönemde çoğaldığı için daha çok menfi düşünceler ortaya çıkıyor. Ama özellikle bilgi üzerine kurulu yarışmalarda bedavadan para kazanmak yok. Tamam, şansın rolü var ama hayatta da bu böyle. Şansın yoksa sen dört tane üniversite bitir, yine işsizsin. En kötü ihtimalle insanları gazete okumaya teşvik ediyoruz. Yarışmalarda insanları maymun edip onlardan dram çıkarmaya çalışmıyorum. Ya da onunla seyirciyi tavlamaya çalışmak iyi bir şey değil.

* Gelen yarışmacılarla aranızda nasıl diyaloglar oluşuyor?
İki kişiden oluşan takımlarla yarışıyorlar. Asıl ve yedek yarışmacılar var. Bazen her soruda yarışmacılar değişiyor. Bilemeyenin yerine başkası geçiyor. O bilemezse başkası. Onuncu soruya kadar yarışmacı değiştiği oldu. Çok heyecanlı oluyorlar. Yarışmacılarla genellikle çok fazla özel hayata girmeden genel sorularla tanımaya çalışıyorum. Özellikle dramı olan insanların dramlarını ön plana çıkaracak şeyleri yapmamaya çalışıyoruz. Dramını çok fazla köpürtmemeye çalışıyoruz. İnsanların vicdanlarıyla çok fazla oynamayalım gibi bir düşüncemiz var. Çok değişik durumlarla karşılaşıyoruz.

* Yazarak mı yoksa konuşarak mı kendinizi daha kolay ifade edebiliyorsunuz?
Değişiyor... 'Gırgır' döneminde çizgiye aşıktım. Şimdi 50 yaşındayım. Otuz yıl olmuş çizgi serüveninin içine gireli ve bunun daha öncesi de var. Çizgiden sonra senaryo işi oldu. Senaryodan sonra oyunculuk, en sonunda da sunuculuk oldu. Ama işimi seviyorum. Gazetede köşe yazısı yazıyorum. Ama yazıda düşündüklerimi bu kadar iyi ifade edemem. Senaryo ile köşe yazısı arasında koca bir uçurum var bana göre. Çünkü köşe yazısında anlatmak istediklerinizi kısıtlı bir alanda belirtmek zorundasınız.