kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Şubat 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Soluk gökyüzünü aydınlatan birkaç yıldız

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
16.02.2008
Sona yaklaşan 58. Berlin Film Festivali ile ilgili tüm sinema eleştirmenlerinin genel değerlendirmesi: Filmlerin çoğu tatmin edici değil..
İLİŞKİLİ HABERLER
Soluk gökyüzünü aydınlatan birkaç yıldız
Şu satırları yazdığımda, 58. Berlin şenliğinin sonu iyice gözüktü. Ama yarışmadaki 22 filmden çoğunun kesinlikle tatmin edici olmadığı da eleştirmenlerin genel fikri. Elbette zevkler değişir, filmler tartışılır. Hatta bazı filmlere, festivallerin çok hızlı ve rekabetçi havası içinde haksızlık yapıldığı da doğrudur. Ama yine de bu yıl Altın Ayı için seçilmiş kimi filmleri; örneğin Fin filmi Siyah Buz (Özentili bir aşk melodramı) Fransız filmi Julia (Ünlü Cassavetes filmi Gloria'nın kötü bir kopyası: Tek ilginç yanı, Tilda Swinton'ın oyunu), Amerikan filmi Gecenin Bahçeleri (Çocuklara cinsel taciz üzerine iyi niyetli, ama yetersiz bir yaklaşım) gibi filmleri savunmak kolay değil. Aynı şeyi, Hong Kong'un fetiş yönetmeni John To'nun son filmi Serçe, ultra-klasik bir sinemayı ısıtıp karşımıza getiren Japon filmi Annemiz veya gerçekten iç bayıltan Kore filmi Gece ve Gündüz için de söyleyebilirim. Kendi adıma, Isabel Coixet'nin aşk melodramı Elegy'yi de, Ben Kingsley-Penelope Cruz ikilisinin çok iyi oyunları dışında tutmadım. Allah'tan ki festivali kurtaran birkaç film çıktı. Örneğin Alman filmi, kadın yönetmen Doris Dörrie'nin kendi deneyimlerinden oluşturduğu Bahar Tomurcukları. Ya da İtalyan filmi, Antonello Grimaldi'nin, eşini birden yitiren bir adamın küçük kızıyla hayata karşı direnme çabasını anlatan Sakin Kaos filmi. Bu filmin başrolünde ünlü yönetmen ve şimdiye dek sadece kendi filmlerinde oynamış olan Nanni Moretti'yi bulmak ayrı bir sürpriz oldu. Ve gayet de iyi oynuyor!.. Eleştirmenlerin en çok beğendiği filmlerden biri, şu anda sinemalarımızda oynayan ve Oscar'larda da ciddi adaylıkları olan There Will Be Blood/Kan Dökülecek. Bu film ve Daniel Day-Lewis Berlin'den de ödülle dönebilir. Çok beğenilen birkaç film daha var. Örneğin İran sinemasının bilinen sadeliğine hınzır bir mizahın ve çok iyi bir gözlem gücünün tadını getiren Macid Macidi imzalı Serçelerin Şarkısı. Meksika'dan gelen ve genelde Latin Amerika ülkelerine özgü, çok alçak tondan, ama taptaze bir mizahı sürdüren Tahoe Gölü. Ya da ABD'nin Irak'taki Ebu Garip tutukevinde Iraklılara yaptığı ve resimlerle kanıtlanan manevi işkencenin öyküsünü sert bir polemiğe dönüştüren Errol Morris belgeseli Sıradan Bir Operasyon. Ama benim ve birçok eleştirmen için zirveyi oluşturan film, İngiliz ustası Mike Leigh'in son filmi Happy-Go-Lucky oldu. İsmi gibi şen bir film bu: Günümüz Londrası'nda aklı bir karış havada bir ilkokul öğretmeni genç kızın kentle, semtiyle ve hayatla olan ilişkilerinin hikâyesi. Leigh'in gerçek anlamda ilk komedisi. Ama, yine ona özgü o müthiş insan karakteri çözümlemesi ve elinizle dokunabileceğiniz kadar gerçek duran kişilikleri de olan... Hem filmin, hem de başrol oyuncuları Sally Hawkins ve Eddie Marsan'ın ödüller için büyük şansı var.
Haberin fotoğrafları