kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Şubat 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Nüfus memuru caz yapınca...

BÜLENT DENLİ
BÜLENT DENLİ
22.02.2008
Özge Pınar'la konuşurken ortalık çok karıştı. Aslına bakılırsa kendisi bir 'mühendismüzisyen'. Bir gece babası Ömer Faruk Bey'in boşluğunu bulup "Ben şarkıcı olacağım," diye tutturmuş; "Yapma etme" demişler ama dinletememişler. "Kızın olsun da çamurdan olsun," diye baba kalbi, kıramamış Özge'yi. O da 'Jeodezi ve Fotometri' üstadıyken diplomasını (harita mühendisi) bir kenara koymuş başlamış şarkıcılığa. Annesi Zehra Hanım'ın bütün muhalefetine rağmen babası yakın arkadaşı olan Timur Selçuk'a ricada bulunmuş. Bir süre Özge ile haşır neşir olan Timur Selçuk, topu Nükhet Ruacan'a atmış. Böylece Özge Pınar 'Mökükçü'nün profesyonel caz hayatı başlamış. Yanlış okumadınız, 'Mökükçü' Özge'nin soyadı... Kendisine sorarsanız soyadının herhangi bir anlamı yok... Fıkra gibi ama nüfus memuru 'Mekikçi'yi caz yapıp formunu değiştirip 'Mökükçü' yazmış.. Eh, biraz sıkıntı yaratmış bu anlamsız soyadı. Kimi zaman derdini anlatana kadar göbeği çatlamış. Sonra efendim, gel zaman git zaman Sibel Köse ve Randy Esen ile tanışmış. Kestane rengi saçlarını alevli bir kızıla döndüren Özge Pınar, Nukhet Ruacan'ı, Sibel Köse'yi ve Randy Esen'i yere göğe sığdıramıyor. Onlardan söz ederken gözleri parlıyor. O sıkılgan, içe kapanık görüntüsü bir anda yok olup heyecanlanıyor.

EN İYİ GENÇ CAZCI
Derken efendim 2007 yılında düzenlenen bir yarışma Özge'nin cazla olan bağını güçlendiriyor. Henüz yolun başında olan Özge Pınar, gece gündüz demeden sürdürdüğü çalışmasını Genç Caz Vokal Yarışması'nda birincilik ödülü alarak taçlandırıyor. Estonya'nın başkenti Tallinn'deki caz yarışmasında Türkiye'yi temsil ediyor. Özge başarıda sınır tanımıyor. Bugüne kadar yaptıkları onu asla tatmin etmiş değil, daha uzun bir yolculuk yapması gerektiğine inanıyor. Kendini anlatırken içten gelen duygularını gizlemek gereği duymuyor: "Anadolu'da okudum, TED Karabük Koleji'ni bitirdim. Aslında ben çok içine kapanık, çekingen biriydim, ama müzik deyince akan sular duruyor. Okulda müzik odasının anahtarını bulup arkadaşlarla kaçamak çalışmalar yapardık. Üniversiteye gelene kadar fazla kimseyle konuşmazdım. Bana bakan biri, bir gün sahneye çıkıp şarkı söyleyeceğimi tahmin edemezdi. Doğrusu ben de tahmin etmiyordum..." Müzikle uğraşanların kafasının içinde hep bir müzikle dolaştığına inandığını, ruhundaki ritmin durmadığını anlatan Özge Pınar şöyle devam ediyor: "Evet, bir şarkıyı hiçbir zaman aynı şekilde söyleyemezsiniz. Bir sonraki konsere kadar mutlaka arada bir şeyden etkilenmişisinizdir ve bambaşka bir ruh haliniz vardır artık. Yaşadıklarınız yeni bir şeyler katar; caz bunu en iyi yansıtan müziktir. Ayrıca seyirciyle çok alakalı bir şey, yaşadıklarınızla bir bütün müzik, o hiçbir zaman susmaz bitmez bir ruh hali." Özge Pınar caz müziği yaparken 'takım' olmanın önemine işaret ediyor. Birbirinden kıymetli müzisyenlerle çalıştığını ama ruh haline en yakın olanın piyanonun genç yeteneklerinden Burak Bedikyan olduğunu anlatıyor. Özge Pınar nerdeyse fanatik denecek kadar Chet Baker hayranı. Baker'in tekniğini ve kurduğu cümlelerin kendisini derinden etkilediğini söylüyor: "Chet Baker'ı dinlerken iç dünyasını hissediyor gibiyim. Beni bambaşka yerlere götürüyor. Ben de bunu zaman zaman yapıyorum; söylerken benim ağladığım, karşımdakini ağlattığım zamanlar çok oldu... Örneğin Burak Bedikyan'la düo bir kayıt yapıyorduk. Hocam Sibel Köse If I Should Lose You adlı parçayı söylerken hislerine hakim olamadı. Sibel Hocam duygulandığına göre, bir daha o kadar güzel söyleyebilir miyim bilmiyorum." Aslında mühendis ama caz söylüyor, saçları kestane rengi ama şimdilerde alev kızılı, soyadı 'Mekikçi' ama dnglk nüfus memuru 'Mökükçü' yazmış... Bakmayın siz, aslında Özge Pınar'ın pırıl pırıl dünyasında karışıkılığa yer yok..