kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Şubat 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Sergide yer alan Mavi adlı, 2007 tarihli ahşap heykel.

Kamusal alanını özleyen heykeller

Evrim ALTUĞ
Ankara Devlet Mezarlığı'nda ve Antalya Kervansaray Oteli'nin girişinde imzası bulunan Prof. Rahmi Aksungur, yeni işleriyle Evin Sanat Galerisi'nde. Sanatçıya göre kamusal alan, bugün daha değerli hale gelmiş. Çünkü İstanbul'daki şehirleşme o kadar hızlı ki, heykel sanatının yaşayabileceği park ve bahçelerin sayısı bile oldukça az..
Heykeltıraş ve akademisyen Rahmi Aksungur'un 21 yeni yapıtını buluşturan altıncı kişisel heykel sergisi, Evin İyem'in yönetimindeki Evin Sanat Galerisi'nde, 21 Mart'a kadar izlenebiliyor. Aksungur'un sergisinde 1994-2008 yılları arasında ürettiği bronz ve ahşap işleri yer alıyor. Burada heykel sanatının temel değerleri, mistik söylemlerle ve eleştirel bir üslupla harmanlanıyor. Sanatçı son sergisinde, izleyiciyle heykeli aynı düzlemde karşı karşıya getiriyor. Türk heykel sanatına kattığı sibernetik ve hiper gerçekçi üslubuyla tanınan Aksungur'un yeni sergisinde, 15-20 yıl öncesinden gelen bir eseri de, izleyiciye tekrar sunulmuş. Prof. Aksungur, bu eserin uzun yıllar içinde belli dönem ve etkileşimleri yansıtması bakımından, son dönem eserleriyle yan yana izlenmesinin daha cazip olduğunu vurguluyor. Aksungur, "...Sanatçı bir üsluba girip aynı şeyi tekrar etmez. Bir değişim süreci vardır ve sürekli bir evrim içindedir," diyor. Heykeltıraşın son yapıtlarında, efsaneyle gelecek arasında sıkışan kent ve doğa gerilimine dair özgün biçimleri de görmek mümkün. Prof. Aksungur'a göre tasarım kaygılı bu gerilim, sanatçının üzerinde durduğu estetik meseleyi de tarif ediyor. Heykeli derinden biçimlendiren üç esas unsur ise kentler, mekân ve çevre. Sanatçı ayrıca, heykelde iki tip mekân algısının olduğunu düşünüyor: "Birincisi, kütlenin boşluğu kuşatarak veya iç basınçla dışa zorlayarak atmosferi yırtan, çevresinde ya da içinde oluşturduğu, gezilebilen, elle tutulabilen gerçek mekân. Ama bence önemli olan diğer mekândır. Bu öznel alanları 'Bireyin kendi ölçülerine göre idealize ettiği mekân', kısaca K.O.İ.M. diye isimlendiriyorum. Bu bir sanal mekân değildir." Öte yandan Aksungur, heykelin mekânla ilişkisini kişisel tasarım sürecinde devamlı olduğunu, Evin Sanat Galerisi'ndeki yapıtlarının hemen hepsinin de, yine kamusal alana göre düşünülmüş, ancak iç mekânlara göre tasarımlanmış bulunduğunun altını çiziyor. Heykeltıraş bu yönüyle mimar Emre Arolat'ın imzasını taşıyan Antalya Kervansaray Oteli girişindeki son açık alan heykelini de, bir örnek olarak ortaya koyuyor. "Bu tür tasarımları yaparken, heykelin insan ve çevre ile ilişkisine tasarım aşamasında karar veririm. Burada ölçek ve insan arasındaki ilişki son derece önemlidir," diyor. İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde geçen yıl izlenen 'Bellek ve Ölçek' temalı karma heykel sergisinde yer bulan dev Caretta heykelinde de bu sorgulamaya yöneldiğini söylüyor. "Bugün, kamusal alan değerli hale gelmiştir... İstanbul'daki şehirleşme, hareket içinde. Durağan bir hayat geçiremiyoruz," diyen Prof. Aksungur, sözlerini tamamlarken yerel yönetimlere de bir mesaj göndermeyi ihmal etmiyor: "Belki belediyeler bugün kentlerdeki park ve bahçe gibi kamusal alanları artırma çabasında. Zira sanatçılar aynı zamanda, bildiğiniz gibi, sosyal, toplumsal ve ekonomik aynalardır."
Tel: (0212) 265 81 58
Haberin fotoğrafları