kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Şubat 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Ucuz sokak basketbolu!..

ELLERİNDE çıkınları eski zaman köy çerçileri gibi ülke ülke, kent kent, kapı kapı dolaşan bir yığın Amerikalı birbirlerine karşı oynuyorlar.. Biz de "Vay be" diye izliyoruz.
New York sokaklarının dünyaya ihraç ettiği bir yığın "Ucuz" zenci bunlar.. Ne takım ruhu biliyorlar, ne forma aşkı.. Parayı verenin düdüğünü çalsalar iyi.. Onu bile yapmıyor, kendi düdüklerini çalıyorlar..
Hepsinin oynadığı sokak basketbolu.. Parasına, teke tek oynarlar ya, mahalle aralarında, filmlerde, dizilerde görürsünüz.. Potanın dibinden sen kapacaksın. Sen süreceksin, sen atacaksın. Girmezse ribaunta gene sen çıkacaksın.. Başkası yok.. Alıştıkları bu.. Başkası olsa da fark etmiyor bu yüzden onlar için. Etraflarında dört kişi varken bile, tek başlarına havalarındalar..
Elleri tutarsa, ne ala.. Benim o basketten müthiş anlayan medyam hem onları, hem takımlarını göklere çıkarıyor. Tutmazsa, yeniliyorlar.. O zaman da yerin dibine..
Bu mudur?..
Basketbol bu mudur?..
Bunları hep yazıyor ve yabancı sayısını durmadan arttıran, sene içinde yirmi kez transfere izin veren, yani bu sokak çocuklarının karına kar katan federasyona soruyoruz..
"Bu mudur?.."
Bu Amerika' nın en ucuz, en işe yaramaz adamlarını zengin etmek için Türkiye' yi çöplük yapmak, Türk çocuklarının yolunu kesmek, onlara takımlarda yer bırakmamak mıdır, Türk basketbolunu yönetmek?.. 7 yaşındaki çocuklara "Size ne basketboldan.. Bu yaşta başlayıp senelerce emek vereceksiniz. Tam bir büyük takıma girecek hale geleceksiniz.. Sonra bir ucuz sokak çocuğu New York'tan gelip yerini alacak, sana da nanik yapacak.. Bu mudur" diyoruz, Turgay Demirel'e..
Ondan çıt yok..
Cumhuriyet'ten hem de Ahmet Kurt kardeşim, yani bu rezilliğe sahip çıkacak sonuncu adam avukatlık yapıyor, Türk gencinin yolunu kesen, ülkemizi basketbol çöplüğüne çeviren ucuz adamlara..
"Evet budur" diyerek..
Basketbol bu.. Yazarı da bu..
Bana ne o zaman yahu.. Ne halleri varsa görsünler..
Ama lütfen o boşu boşuna ziyan edilen gazete sayfalarına biraz basket eleştirisi yazsınlar, boş laf, palavra değil..
Efes Pilsen gibi beş yabancı oynatan, üstelik de Rusya'yı Avrupa Şampiyonu yapan (!) koç tarafından yönetilen takım geçen hafta sonu Renault'ya, ilk periyotta 28 sayı atıyor da, son periyotta nasıl 3'te kalıyor?.. (Yazı ile üç)
İlk on dakikada 28 sayı atanlar, son 10 dakikada nasıl oluyor da sadece 3 sayı yazabiliyorlar.. Bunun basketbol mantığı açısından izahı var mı?..
Sokak çocukları basketi açısından var da..
Yahu bir gazete de yazsın, yorumlasın.. Ermal, Kerem, Woods gibi, her biri 20 ortalama ile oynayabilecek uzunları olan bir takım, on dakikada nasıl 3 sayıdan fazlasını atamaz, bir tahlil etsinler.. "Oyun oynamazsan, oyun kurmazsan, topu pota dibine sokamaz, sayıyı topu getirenin şutunda, elinde ararsan, 28 de normal, 3 de" desinler..
Nerde?..
O zor iş.. Kim uğraşacak..
Sokak basketboluna, sokak yazarı..
Çok bile.. Bana ne oluyor peki?.