kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Şubat 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Bırakın ağlasınlar

Şehit cenazelerinde medyanın en çok öne çıkardığı hususlardan biri, eşini kaybeden kadınların, babasını kaybeden çocukların, evladını kaybeden ana babaların dik duruşu.
Bu elbet öpülesi, saygı duyulası bir duruştur.
Canı gittiğinde, o kalabalık uğurlamada, cemaatin ve milletin duygularının kollarında, ne güç ve ne güçlü bir duruştur.
Meydan okuyuştur.
Giden canına dimdik dokunuştur.
Ama bizim fotoğrafta yahut ekranda dondurduğumuz, mutlak sandığımız bu görüntü her şeyi anlatır mı?
Kocasını, doğmamış bebeğinin babasını, evladını yitiren kadınlardan, analardan nasıl esirgemek isteriz doyasıya ağlamayı.
O dimdik dokunuşu gözyaşlarıyla yumuşacık kılmayı.
"Ağlarsa anam ağlar" diyen çocuksu masumiyetin ve o içten hakikatin insanları, kadınların (aslında erkeklerin de) ağlamamasıyla övünemez.
En acılı kadınların dahi ağlamadığı varsayımı üstüne bir insanlık kültürü kurulamaz.
Kaldı ki, o gün o sırada evladını, canı eşini genç yaşında yitirmemiş bizlerin, o kadınların üstüne gözyaşsızlığın yükünü yüklemeye ne hakkı var!
Mesele, acıyı sadece öfkeye, nefrete çevirerek kaskatı durmak değildir.
Mesele, giden her evlat, her eş için dökmemiz gereken gözyaşının manasını iyi bilmektir.
O yüzden;
Özellikle "erkek dünyası"nda burun kıvrılan iki "kadın"ın, önyargılarla "magazin dünyasının şıkıdımları" sanılan iki "tanınmış kadın"ın, toplumda onlara biçilen "eğlendirme" rolünü, "popstartelevole kafesi"ni yırtıp kuru ezberlere ölümü, acıyı, oğulları, evlatları hatırlatması önemlidir.
Bırakın kimimiz de kitlenin kütlesinden ürkmeden kalbinden geçeni söylesin.
Bırakın kimi kadın da ağlamak istesin, ağlanmasını istesin, ölümler ölüm olarak da bilinsin istesin.
Bunun için ille evlat, ille eş kaybetmek de gerekmesin üstelik.
Bırakın, "savaş, ölüm" kutsayan mahkemelik olmuyorken, "Bu çocuklar ölmesin" diyen bir Bülent Ersoy da mahkemeye düşmesin.
En büyük insanlık suçlarından biri esasında insanları insanlıktan, hayattan soğutmaktır.
Bırakın, dün Hürriyet'te çok içten, çok güzel, çok kadın, çok ana, çok insan bir yazı yazan Pakize Suda bizi insanlığa ısındırsın.
Bakmayın kalabalıklar içinde, kocasına, babasına, evladına dimdik güle güle diyen o vakur kadınların duruşuna...
Bütün anneler, bütün seven eşler, bütün çocuklar, en azından yalnız kalınca, biz onları kendilerine bıraktığımızda, en azından kalbinin en derininde ve yıllar boyu hıçkıra hıçkıra ağlar.
Bırakın, ağlasınlar!
Daha iyi şeyler düşünün ve yapın, ağlamasınlar!