kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Şubat 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Hastaya 'son nokta' denmeli mi?

ESRA TÜZÜN
ESRA TÜZÜN
20.02.2008
Durumu kritik olan bir hastaya, 'son nokta' yani "Artık yapacak bir şey kalmadı" demek mümkün mü? Tıp dünyası bu konuyla ilgili ikiye bölünmüş durumda. Bazı doktorlar, "Ben tüm açıklığı ile durumu anlatırım" derken, bazıları "Ben hastamı üzemem" diye ısrar ediyor...
HASTANIZ CAMDAN ATLAYABİLİR
Hasan Kuş
Anadolu Sağlık Merkezi Genel Direktörü

Hastaya hastalığının durumu açıkça söylenmeli ama ne kadar ömrü kaldığı söylenmemeli. Uzmanlık eğitimimin ilk acil nöbetinde, bir kanserli hastanın o gece ileri evre kanser hastası olduğunu öğrendiğini, ertesi sabah da altıncı kattan atlayarak intihar ettiğini çok iyi hatırlıyorum. Bu gibi durumlarda hastaya durumunu söylemek onun işini karmaşıklaştırıyor. Bir taraftan hastanın durumunu bilme hakkı var ama diğer taraftan da gerçeği öğrendiğinde nasıl karşılayacağı kısmı var. Doktor hastasına bunu söylerken olası reaksiyonlara hazır olmalı. Yurtdışında bunlar tıp eğitimi sırasında öğrencilere anlatılıyor. Yastaki hasta yakınına ya da ölmekte olan hastaya yaklaşım nasıl olmalı, ölüm haberi nasıl verilmeli gibi konuların bir literatürü var. Hasta yakınının, hastadan durumunu saklamaya hakkı yoktur. Böyle bir durumda hasta yakını doktor tarafından ikna edilmelidir. Gerçeği bilmek hastanın tedaviye uyumunu kolaylaştırır. Hasta, kendisine uygulanan tedaviyi neden gördüğünü bilmek zorundadır. Aksi takdirde kendisine neden bu tür bir tedavi uygulandığını sorgulamaya başlayacaktır. Hastalar zaten tedavinin ilerleyen adımlarında parçaları yerli yerine oturtuyor ve yaşadıkları durumun farkına varıyor.

SÖYLEMEK BİR HEKİMLİK SANATIDIR
Prof. Dr. N. Faruk Aykan
International Hospital Medikal Onkoloji Uzmanı

Hastaya durumunu tüm açıklığı ile anlatmak bir hekimlik sanatıdır ve bu zaman içinde kazanılır. Hastanın bilinci yerinde ise uzman hekim tarafından yeterli zaman ayrılarak ve hastanın eğitim düzeyi dikkate alınarak, durumu ona adım adım anlatılır. 'Zamanım yoktu' gibi bir bahene bu sırada kullanılamaz. Doktor, hastanın hastalığı hakkında duymuş olduklarını dikkate alarak ona bu açıklamayı yapmalıdır. Doktor hastaya yeterli derecede ve sadece gerekli bilgileri vermelidir. Gereksiz tıbbi ayrıntılara girilmemeli. Mesela bence tıbbi terimler hiç kullanılmasın. Hastaya anlayabileceği sözcüklerle, ihtiyacı olan bilgi verilmelidir. Hastanın kafasındaki tüm soruların yanıtlanması da çok önemlidir. Kanser tanısını öğrenme sürecinde hastanın depresyona girebileceği dikkate alınarak, gereken tıbbi destek profesyonelce verilmelidir. Eğer hasta izin verirse, hastanın yakınlarına bilgi verilebilir. Hastanın bilinci yerinde değilse ya da sağlık durumu uygun değilse yakınına tüm süreç anlatılmalıdır.

GENEL HATLARIYLA ANLATMAK GEREK
Prof. Dr. Kaya Aksoy
Acıbadem Bursa Hastanesi Başhekim- Beyin Cerrahisi Uzmanı

Hastaya durumu, bütün vehameti ile olmasa da genel hatlarıyla mutlaka bildirmelidir. Hasta yakınının, durumunun hastaya söylenmesi yönündeki isteğine göre hareket etmek doğru değildir. Bence her kişinin başına gelebilecek olaylar hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Hastanın bugüne ve geleceğe ait planlar yapmasına olanak verilmesi, onun vazgeçilmez bir hakkıdır.

SÜRE VERMEK ONU SARSABİLİR
Prof. Dr. Dilek Öztürk
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü Direktörü

Metaztas yapmış kanserlerde yaşam süresi kısaldığı için özellikle hasta yakınları bilgilendirilmelidir. Hastaya bilgi verirken ise son derece dikkatli olunmalıdır. Beyin metaztası yapmış bir kanser hastasına "3-6 ay ömrünüz kaldı" denmesi bizim toplumumuzda tolere edilemiyor. Hastaya tedaviye katılımını ve yaşam kalitesini bozmayacak şekilde bilgi aktarımı yapılabilir. Süre verilmesini doğru bulmuyorum. Ayakları üzerinde duran bir hasta, kendisine yaşam süresi verildiğinde sarsılabilir. Bir ay yaşam süresi olan hastaya bunu söylediğinizde, o etki ile bu sürenin 15 gününü kaybetmiş olacaktır. Hiçbir zaman çok kesin konuşulamaz, bu nedenle hastaya süre verilmemeli.

HASTAYA GÖRE HAREKET EDERİM
Doç. Dr. Mehmet Türk
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı

Eğer söz konusu olan kişi, olup bitenin farkında olan bir hasta ise, bu hastadan durumunu gizleme şansımız yok. Yine de ona yaşam süresi ile ilgili bilgi vermeyiz. Olayın ciddiyetini uygun bir dille ifade ederiz. Hastanın moralini bozacak, üzüntüye sevk edecekse ciddiyeti yumuşatarak ifade etmeye çalışırız. Hastaya göre davranma eğilimindeyiz. Hasta yakınlarına ise mutlaka bilgi veriyoruz.

MÜCADELE EDEBİLMESİ İÇİN ÜMİT ŞART
Prof. Dr. Bülent Canbaz
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı

Batılılar, eğitimin etkisi ile çocukluklarından itibaren zor durumlara karşı dayanıklı. Batı'da çok duygusal insanlar yetişmiyor. Bizim toplumumuz ise onlara göre daha duygusal. Duygusal insanların gelecekleri konusunda karamsar bir tablo çizdiğiniz zaman depresyona giriyorlar, yaşam güçlerini kaybediyorlar. Duygusallaşan ve mücadeleyi bırakan hastaları denize düşen insanlara benzetiyorum. Denize düşen kişi ümidini kaybederse yüzmeyi bırakır ve boğulur. Ben kötü bir tablo da olsa, hastaya ümit ve moral vermeyi tercih ediyorum. Çünkü hastanın mücadeleye devam edebilmesi için ümidinin olması lazım. "Sizin bir ay ömrünüz kaldı" deyince hasta tedaviyi reddediyor, korkunç üzüntülü bir döneme giriyor. Vücudun savunma sistemi, moral ile ilişkili. Ağır depresyonda bağışıklık sistemi hormonal mekanizma ile baskılanıyor. Ben bana gerçeğin söylenmesini istemem. 25 yıllık tecrübemle hastanın gerçeği öğrenince korkunç bir ümitsizliğe kapıldığını biliyorum. Hareketleri yavaşlıyor, vücut direnci düşüyor ve kötüye gidiyor. Yaşam süresini kısaltmayan, iyi bir tümör olsa bile hastalar ölüm riskini her zaman düşünüyor. Yakınlarının hareketlerini gözlemliyor. Bu yüzden yakınlarını her zaman bilgilendiriyoruz. Eğer yaşam süresini kısaltan bir tümörü varsa, yakınların davranışlarından bunu hissedebiliyor. Hasta her zaman ihtimaller arasına ölümü de koyuyor. Hastanın her zaman ümide ihtiyacı olduğu için, ona gerçeği tam olarak söylemiyoruz.