kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Şubat 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Korkunun panzehiri

Giderek derinleşen ve tehlikeli ölçüde sertleşen türban tartışmaları için Cumhurbaşkanı Gül'ün önemli bir saptamada bulundu: "AB'ye üye olmuş bir Türkiye'de böyle endişeler, sorunlar yaşanmazdı, yaşanmaz da. Endişeleri gidermek için AB'ye üyelik yolunda ilerlemeliyiz."
Çok doğru. 2007 reformlarda "Kayıp yıl" olmasaydı...
Örneğin CHP lideri Baykal'ın da dün belirttiği gibi, rağmen milyonlarca Alevi yurttaşımıza Sünni anlayışa göre hazırlanmış zorunlu din dersi dayatmasına son verilseydi, en azından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bu konudaki bağlayıcı kararına uyulsaydı...
Türkiye'nin sadece bugününü değil, geleceğini de karartan Kürt sorununun üniter devlet ilkesi temelinde çözümü için adımlar atılsaydı...
Hak ve özgürlükleri AB standardına yaklaştıracak yasal düzenlemeler in hiç değilse birkaçı gerçekleştirilebilseydi...
Hukuk ve adalet reformu nun önü açılabilseydi...
Üniversitede türban serbestisi toplumun önemli bir kesimini bu denli korkutur, AB'de de ciddi kuşkuların doğmasına neden olur muydu?
Bakmayın siz AB Komisyonu'nun sessiz kalıp "Nötr" ya da kendi ifadeleriyle "Agnostik" bir tutum izlemesine; Avrupa basınında hükümetin AB sürecini kendi hedeflerine ulaşmanın aracı olarak gördüğü, hatta kullandığı, yani "Gizli gündem"i olduğu şüphesi giderek yayılıyor. İşte son yorumlardan birkaçı:
"Erdoğan, Avrupalı muhataplarına Türkiye'yi AB'ye almamalarını haklı gösterecek gerekçeler yaratmaya başladı." (Tüm Avrupa'da çok "Tıklanan" ve herkesin yazı gönderdiği Fransız sitesi "Agoravox")
- "Sorunun türbanı aşan boyutları var. O nedenle AB, Türkiye'de olup biteni tarafsız bir gözle izleyemez." (Portekiz gazetesi "Diario de Noticias")
- "Bir bez parçası eğitim hakkından elbette yoksun bırakmamalı. Ama bir tehlike pusuda bekliyor: Erdoğan iktidarıyla birlikte eşleri kapalılar kamu yönetiminde tercih nedeni olmaya başladılar. Bu da devletin laiklik temellerini dinamitliyor." (Avusturya gazetesi "Die Presse")
- "AB ile müzakerelerin başladığı 2005 Ekim'inden beri hiçbir reforma el atılmadı ama iş türbana gelince" (İsviçre gazetesi "Neue Zürcher Zeitung")
Örnekleri çoğaltabiliriz ama Avrupa'daki havayı yansıtmaya herhalde değişik ülkelerden seçtiğimiz bu kadar alıntı bile yeterli.

Bu fırsat asla kaçırılmamalı
AB kamuoyunda kuşkuların giderek daha da yüksek tonda seslendirilmesinden huzursuz olduğumuz için Başbakan Erdoğan'ın dün AK Parti Grubu'nda yaptığı konuşmayı çok önemsedik. Yeni reformların "Somut" müjdesini vereceği umuduyla.
Evet, amaçlarının "Türkiye'yi AB standartlarına ulaştırmak olduğunu, "AB sürecine önem verdiklerini" tekrarladı, "AB hedefi bizim en öncelikli konularımızdan biridir" dedi ama Meclis'te bulunan Vakıflar Yasası dışında hiçbir reform hazırlığından söz etmedi. O yasa da AB'nin kriterlerinin ve beklentilerinin altında hazırlandığı için, göreceksiniz, AİHM'e götürülecek.
Oysa AB'deki havayı değiştirecek müthiş bir fırsat var önümüzde: Türkiye karşıtlarının başını çeken Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy iyice zor durumda : Halk desteği bir ayda 10 puan düşüşle yüzde 40'ın altına indi. Üstelik Fransızlar'ın gözünde saygınlığını, inanılırlığını, güvenilirliğini yitirdi. AB Komisyonu'nun ve Sarkozy'den nefret eden Avrupalı liderlerin belli etmemeye çalıştıkları bir sevinçle izledikleri bu gelişme, Türkiye açısından çok önemli: Bu yılın ikinci yarısında AB Dönem Başkanlığı'nı devralacak olan Sarkozy artık pek esip gürleyemeyecek. Bu da 2007'de Türkiye-AB müzakere sürecinin korkulduğu kadar sancılı geçmemesi anlamına geliyor.
Yeter ki, biz ev ödevlerimizi yapalım. Bakın, 35 müzakere başlığının epeycesine Türkiye "Açılış kriteri"ni yerine getirmediği, yani o başlıklarla ilgili asgari reformları yapmadığı için dokunulamıyor.
Gül doğru söylüyor; "Endişeleri gidermek için AB yolunda ilerlemeliyiz."
Çünkü AB Komisyonu'nun genişlemede sorumlusu Olli Rehn'in sık sık tekrarladığı gibi, "Türkiye'de laikliğin en güçlü güvencesi AB üyeliğidir."