kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Şubat 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ÜLKÜ TAMER

Dostluğu daha önde geliyordu

Edita Teyze'nin ölümünün yirminci yılı... Okurlarımız onu Hiroşima'nın Çiçekleri, Hiroşima'nın Tohumları, Vietnam'a Sevgiler, Nasıl mısın, İyi misin'in yazarı Edita Morris olarak bilirler. Çok önemli bir sanatçıydı. Ama benim için "Edita Teyze" ydi önce. Dostluğu yazarlığının önünde geliyordu.
Eşi Ira da romancıydı. Bombay Toplantısı'nın ( Bombay Meeting ), İspanya Yolu'nun ( Road to Spain ) onurlu yazarı... Paris'te oturuyorlardı. New York'ta yaşayan oğulları Ivan, Japon edebiyatı konusunda uzmandı. Bu konuda yazdığı bir kitap Pulitzer Ödülü'ne değer bulunmuştu.
Edita İsveçli, Ira Amerikalı, Ivan İngilizdi.
Yapıtlarını İngilizce yazıyordu Edita. Dili zaman zaman, bilerek bozuyordu.
1960'ların sonunda tanımıştım onu. Memet Fuat'ın De Yayınevi'ne çevirdiğim Vietnam'a Sevgiler'den ötürü. Tanışıklık mektuplarla başladı. Uzun süre karşı karşıya gelme olanağını bulamadık.
Edita'yla Ira sürekli Fransa'ya çağırıyorlardı beni. Evlerinde istediğim kadar kalabileceğimi söylüyorlardı. Küçük bir daireleri vardı Paris'te. Başkente bir saat uzaklıkta bir köyde de "malikane yavrusu" bir evleri.
Ira'ya büyükbabasından büyük bir servet kalmıştı. Ama karı-koca görkemli bir yaşam sürmüyorlardı. Bütün paralarını Hiroşima'ya harcamışlardı. Kurdukları "Hiroşima Evi" nde atom bombası sakatlarıyla yoksullar bakılıyordu. Afrikalı genç yazarlara da yardım ediyorlardı.
Sonunda yüz yüze gelebildik.
Dublin'de PEN Klüp kongresi yapılacaktı. Türk delegesi bendim. Uçak parasını karşılamaya gücümüz yetmiyordu. Nasıl olduysa, Paris'e kadar bir uçak bileti bulabilmiştik. Fransa'ya uçakla gidecektim. Yolculuğu oradan trenle, gemiyle sürdürecektim. Dönüşte uçak hiç söz konusu değildi zaten.
Edita'ya telgraf çektim. Uçakla Paris'e geleceğimi bildirdim.
Orly Havaalanı'nda başladım karşılayanları taramaya. Yan yana duran üç kişi ilişti gözüme. Uzun boylu, incecik yaşlı bir kadın; daha kısa boylu, sevimli bir adam; sakallı bir delikanlı. El salladım. Kadın bana baktı bir süre, sonra "Hayır" gibilerden baş salladı. Yaklaştım. Delikanlının elinde bir karton. Üstünde adım yazılı. Kendimi tanıttım. Kadınla, Edita'yla kucaklaştık. Sonra Ira'yla. Sakallı delikanlı, köyün tek taksisinin şoförüymüş.
Edita, "Ne bileyim ben?" diyecekti sonradan. "Öyle ince mektuplar yazıyordun ki, seni Japonlar gibi ufacık biri sanmıştım."
Daha sonra birçok kere bir araya gelecektik. Paris'teki dairelerini bana bırakıp köye gideceklerdi. Bir keresinde yine dairelerine götürdüler beni. Anahtarı verdiler. Arabaya binip uzaklaştılar. Giderlerken Ira dönüp arkaya bakmış uzun uzun. Edita'ya, "Çok seviyorum bu çocuğu," demiş. "Bana öyle geliyor ki, bu onu son görüşüm."
Gerçekten öyle oldu. Kısa süre sonra öldü.
Edita Teyze, konusu Latin Amerika'da geçen bir roman yazmak istiyordu. Bunun için de bir ay kadar Latin Amerika'yı dolaşması gerekiyordu. Aslında Ira'yla yapacaklardı bu yolculuğu. Ama Ira'nın ölümü her şeyi altüst etmiş, yolculuk da ister istemez ertelenmişti.
Günün birinde bir mektup aldım Edita'dan. "Bu yolculuğa sen gelir misin?" diyordu. "Yayıncımla konuştum. Bütün masrafları karşılayacak."
Meksika, Venezuela, Brezilya, Arjantin, Paraguay, Peru, Kolombiya... İnanılmaz bir öneri! "Evet," dedim. Gönderilen biletle New York'a uçtum.
Edita ertesi gün geldi. Uçağa bindik. Doğru Mexico City. Oradan Cuernavaca'ya geçecektik.
Meksika'dan Brezilya'ya gittik. Oradan Arjantin'e, Arjantin'den Paraguay'a. Sonra Peru'ya.
Bir duvar yazısı hatırlıyorum Lima'da. Koca koca harflerle yazılmış... "Yoksullukla savaş... Bir dilenci öldür!"
Latin Amerika'yla ilgili romanına Bir Dilenci Öldür ( Kill a Beggar ) adını koyacaktı Edita. Kitabı da bana adayacaktı.
Edita Teyze iki kere de Türkiye'ye geldi. Bir keresinde Bodrum'a bile gittik. Sonra Paris'te görüştük birkaç kere. Son gördüğümde üzgündü. Oğlu Ivan'ı da yitirmişti.
"Bir İtalyanla evlendi," diyordu. "Evlendiğinin haftası İtalya'ya gitti karısıyla. Bir dağ köyüne. Gitmeden önce New York'ta checkup yaptırdı. Sapasağlamdı. Köyde üç gün sonra kalpten ölmüş. Apar topar gömmüşler. Karısının annesi uzun süre hapiste yatmış. Kocasını öldürmekten. Kızı da Ivan'ı öldürdü. Şimdi çok zengin bir kadın..."
Bir süre sonra da Edita Teyze öldü.