kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Şubat 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
AYŞE ÖZYILMAZEL

Hayat gerdi taşikardi geldi

Şehirli insanın olmazsa olmaz üç şeyi nedir? Tabii ki de cep telefonu, kablosuz internet bağlantısı ve ve ve panik atak! Maşallah çevremdeki herkesin bir antidepresanı mevcut! Arabalardan konuşur gibi antidepresan konuşmaya doymuyoruz. Diyaloglar şu tonda seyrediyor: "Şekerim benimki bilmemne, vallahi çok rahatlıyorum", "Ayy saçmalama, ablam geçen sene onu kullandı acayip kilo aldı, bak sen şunu kullan bence..." Elimiz ayağımız kesiliyor, daralmalardan daralma beğeniyoruz ve 'antidepresanlılar kulübü' olarak çoğalıyoruz. Bir gün herkes antidepresan kullanacak durumu! Ha ben mi? Bana bir şey olmaz canım. Güçlü kızım ben! Neymiş? Ellerinde değilmiş. Depresyondu, panik ataktı falan geliyorum demezmiş. Yapma ya! Kızarım kendini koyuverenlere... Hatta dikkat çekmeye çalıştıklarını düşünürüm. Düşün düşün zordur işin... Ne demişler: 'Büyük lokma ye, büyük konuşma!'

PANİK ATAK MI?

İki-üç haftadır bana bir haller olmakta... Aniden kalbim güm güm çarpmaya başlıyor. Sanırsınız peş peşe 10 bardak kahve içtim. Ter basıyor, içim çekiliyor, başıma ağrı giriyor, gözlerimi açamıyorum. Kolumu kaldıramıyorum. Evlere sığamıyorum. Korkuyorum, panikliyorum. Hep gitmek istiyorum... Nereye? Bilmem! Sadece gitmek! Ve bu halime sinir oluyorum. Heyy! Daha 28 yaşındayım, mutlu olmam gereken bir hayatım var. Allah aşkına ne oluyorum? Sakın ha panik atak olmasın! Yok canım olamaz! Ne atağı, ne paniği... Benim öyle bir lüksüm yok ki! Git başımdan panik misin, atak mısın nesin! Gitmiyor tabii. Çok sinirleniyorum, kendime kızıyorum. Ben kızdıkça kalıyor namussuz. Bir çarpıntı, iki çarpıntı, üç çarpıntı derken doktora koşuyorum. Doktor söyle bana ne oluyor?

ANNEANNE MİSALİ...

Doktor muayene ediyor. Orama burama kablolar takıyor. Bak doktorcum, daralıyorum valla! Yeni hitini ilk kez dinleten popçu misali aletin sesini sonuna kadar açarak bana kalbimin sesini dinletiyor. Hadi bakalım, iyice içim çekiliyor. Doktorum holter midir, halter midir neyse onu bağlıyor göğsüme. Kendisi kalp ritmini ölçüyor. Önce göğsünüzün dört bir yanına kablolar bağlanıyor. Kablolar da telsiz gibi bir alete. Alet belinize takılıyor. 24 saat onunla geziyorsunuz. Her gören 'Neyin var?' diye sorunca, iyice fenalık geçiriyorsunuz. Sonuç: "Taşikardi" diyor doktor! Aa! Anneanneler gibi mi? Şimdi ben üzülünce, yorulunca, çayı, kahveyi kaçırınca anneanne misali elimi kalbime mi götüreceğim yani? İnanamıyorum! Sadece karnımın ağrıdığı, midemin bulandığı, hadi bilemedin ateşlendiğim günlere dönmek istiyorum.

AŞK MI, PARA MI?

Ben ne zaman böyle bir kadın oldum ki... Aşk mı? İş mi? Para mı? Şehir karmaşıklığı mı? Yoksa hepsi mi? Nedir kalbimi olur olmaz güm güm ettiren, nefesimi kesen? Bir elimdeki çarpıntı ilacına bakıyorum, bir de kendime... Vay be! Gazamız mübarek olsun!