kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Şubat 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Tolga Çevik ile Salih Kalyon Komedi Kulübü'nde doğaçlama oyunculukları ile izleyenleri kendilerine hayran bırakıyor.

Ümmet toplumunda gülmek günahtır

İLKER GEZİCİ
Komedi Dükkanı'nda yaptığı doğaçlamalar ile herkesi kendine hayran bırakan Salih Kalyon: Ilımlı İslam modeli enjekte edilmeye çalışılan ülkelerde 'o günah, bu günah' diyerek gülmeye de sınır koyuyorlar..
Televizyonların tek kanal olduğu dönemde severek izlenen ve bir televizyon klasiği olan 'Bizimkiler' dizisinde canlandırdığı 'Üçkağıtçı Sedat' karakteriyle tanıdığımız Salih Kalyon şimdi 'Komedi Dükkanı' ile izleyenleri gülmekten kırıp geçiriyor. Son yılların en çok konuşulan sinema filmi 'Beyaz Melek'te de huzurevi sakinlerinden birini canlandıran Salih Kalyon neden iyimser olamadığını Günaydın'a anlattı...

* 'Beyaz Melek' filminin bu kadar izleneceğini, bir sorumluluk projesi haline dönüşeceğini düşünmüş müydünüz?
Kadro ve senaryonun bu başarıyı getireceğini tahmin etmiştik. Aslına bakarsanız, ben daha çok izleyici bile bekliyordum, çünkü bunun örnekleri var...

İFTAR VEREREK OLMUYOR

* Örnekleri var derken...
Gerçi örnekler o kadar büyük rakam değil. 80 milyon nüfuslu bir ülkede 4 ya da 5 milyon sinema izleyicisi çok az. En az yarısının sinemaya gitmesi gerekiyor. Ama insanımız nasılsa DVD'si çıkacak, televizyonda gösterilecek diye tembelliğe alıştı. Son 10 senedir 'Eşkıya' ile başlayan gidişat olumlu; nitelikli filmler yapılıyor fakat seyircinin de desteklemesi lazım. Halkımız maalesef geriye gidiyor.

* Geriye gitmesinde ekonomik nedenleri de var sanırım. Sonuçta birçok insan sinemayı pahalı buluyor...
Ekonomiden öte alışkanlığa bağlıyorum ben bunu. Abuk sabuk harcamalar yapan çok insan var. Kitap için, sinema için 'pahalı' derler. Bahane çok... Dünyada en az kitap okuyan, en az sinemaya giden toplumuz. Cumhuriyetten itibaren hiçbir şey ilerlemedi, sürekli geriye gidiyoruz.

* Bu konuda karamsar mısınız?
Karamsar olmamak elde mi? Biz 'Beyaz Melek'te, yaşlılarla ilgili meseleler için katkıda bulunduk ama bunun burada kalmaması, insanlarımızın bunu görev edinmesi, başımızdakilerin önayak olması lazım. Ramazan'da çadır kurup iftar vermekle olmuyor bu iş. Huzurevindeki yaşlılara üzülüyoruz da, üniversite mezunu işsiz gençlerin durumları onlardan daha mı iyi? Biz şimdiden onları huzurevine hazırlıyoruz. Ülke satılıyor parsel parsel... Ben nasıl iyimser olabilirim ki!

* Sezon başında Hülya Koçyiğit'in de yer aldığı 'Aşk Eski Bir Yalan' adlı dizide oynadınız ancak dizi yayından kaldırıldı. Bu dizi enflasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Enflasyon adı üstünde zaten! 100'den fazla dizi var. Her gün ikişer dizi izlense 14 dizi yapar. Geri kalan 86 dizi var olma mücadelesi veriyor. Matematik olarak, buna zaman yok. Diğer taraftan bu ülkede bu kadar diziyi kaldıracak sistem de yok. Yüz yönetmen, yüz kameraman, yüz yapımcı mı var? Sistem kendi kendini baltalıyor zaten!

AÇIKTA BİR ŞEY Mİ VAR!


* Dramların komedinin önüne geçmesinde yapımcıların payı var mı?
Tabii ki. Günün şartları insanları dram yapmaya zorluyor. Yapılan işler toplumun yansımasıdır. Ülkemizdeki mutsuzluğu gören yapımcılar ve yönetmenler reyting uğruna ne kadar acıklı sahne varsa koyuyorlar. Toplum psikolojisi diye bir şey vardır. Gülmeye hasret bırakıldı insanlar...

* Nasıl hasret bırakılıyor?
Özgür toplumlarda gülmeceye yer verilir. Baskıcı ve oyalamacı toplumlarda, bizim gibi ılımlı İslam modeli enjekte edilmeye çalışılan ülkelerde, daha doğrusu ümmet toplumlarında gülmek günahtır zaten. "Ne var gülünecek, açıkta bir şey mi gördün?" derler. Öyle bir deyim vardır. Sanki, gülmek için açıkta bir şey olması lazım. Neticesinde, 'o günah, bu günah 'diyerek, gülmeye bile sınır koyuyorlar.
Haberin fotoğrafları