kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Şubat 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

Elveda Rumeli'yi neden çok sevdik?

atv'nin Elveda Rumeli dizisi, bu sezonun en başarılı yapımlarından biri. Bunu sadece reyting listelerine bakarak söylemiyorum. Çünkü oradaki rakamların sadece "kelle" ifade ettiğini iyi biliyorum. Beni asıl ilgilendiren, kellelerin ve göğüs kafeslerinin "içinde" olup bitenler. Bir dizinin başarısını ya da başarısızlığını değerlendirirken listeler yerine "sokaktaki adamın sesine kulak verişim" işte bundandır. Duyuyor ve görüyorum ki, Elveda Rumeli yeni bir tiryakilik yaratmış. Peki Elveda Rumeli'yi neden bu kadar sevdik? Oradaki karakterleri niye bu kadar iştahla, özlemle bağrımıza bastık? Birinci neden; Elveda Rumeli, bazı dönem dizilerinin yaptığı hatayı tekrarlamadı. Tarihimizi bize anlatırken, bağnaz bir öğretmen edasıyla elindeki kızılcık sopasını kafamıza vurmadı. Tarihi kendisine fon alıp, "insanı" öne koydu. İkincisi; etnik ayrımcılığın başımıza türlü çoraplar ördüğü, yüzyıllardır kardeşçe bir arada yaşayan insanların zorla birbirine düşman edildiği günümüzde, dil, din, kültür farklılıklarının "sevgi paydasında" nasıl bir araya getirilebileceğini hatırlattı. Üçüncüsü; Orta Asya'dan Anadolu'ya göç etmek zorunda kalan, Anadolu toprakları üzerinde bugün bile sürekli göç eden, yer değiştiren bir ulusun bu "dinamizmini" yakaladı. Sütçü Ramiz ile ailesinin Rumeli'ye "Elveda" derken yaşadıklarını, terörden bunalıp Ankara'ya taşınan Şırnaklı da, işsizlikten illallah deyip İstanbul'a göçen Sinoplu da yaşamadı mı? Dördüncüsü; Elveda Rumeli, sevdanın her şeyin üstesinden gelebileceği konusunda giderek azalan umutlarımızı yeşertti. Bizleri yeniden "aşkın gücüne" inandırdı. "Aile olmanın" ne demek olduğunu hatırlattı. Beşincisi; senaryoya esin kaynağı olan "Damdaki Kemancı"nın "özünün" korunmasıydı. Neydi o öz? Ana yemek olan dramın kenarına mizah garnitürü eklemek. Kahkahayı azıcık gözyaşı ile ıslatıp, öyle servis etmek... Özetle, dünyanın en geçerli drama kurgusu olan "trajikomedyayı" tam kıvamında tabaklarımıza koyabilmek... Altıncısı; dizinin 150 yıldır unuttuğumuz ve ihmal ettiğimiz bir coğrafyadan bize "yeni" haberler taşımasıydı. Bunu yaparken de "gerçek mekanları" kullanıp, inandırıcılık katsayısını yükseltti... Bunca doğruya; "doğru oyuncu seçimleri" ve kanalın, inandığı projenin arkasında durma gayreti de eklenince, ortaya yeni bir ekran efsanesi çıktı. Emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum.