kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Şubat 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
RAHŞAN GÜLŞAN

Paris Hilton'un da kapısında kaldım:)

Aylar önce Sezen Aksu'nun kapısında kalmıştım. Sezen'in Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda vereceği konsere bir gün önce gitmiştim. Kapıdakiler bana önce gülüp, sonra da acıyıp; "Abla, madem Sezen'i denk getiremedin sana Keşanlı Ali destanı verelim" demişlerdi. O kadar heyecanlı bir yapım var ki, hedefe kilitlenince her şeyi unutuyorum. Bu yazıyı yazdığım Los Angeles'ta yine aynı şeyi yaşadım. Ancak bir farkla; bu kez Paris Hilton'un kapısında kaldım!

TAM 22.5 SAAT UÇTUM
Son iki haftayı sürekli Amerika ve Fida Film'deki arkadaşlarımla telefon ve e-mail trafiği ile geçirdim. Lakin, Paris Hilton'un yeni filmi 'The Hottie and The Nottie'nin basın gösterimi ve arkasından da röportajları vardı. Ağrılı yazışmalardan sonra nihayet kendimi Los Angeles yolunda buldum. Ama Los Angeles yolu öyle bir eziyet ki anlatamam. 12 saat New York'a uçtum. Türkiye'deki rötar yüzünden LA uçağını kaçırdım. 5 saat havaalanında süründüm. Ardından 5.5 saat daha uçtum. Bu gecikmeler yüzünden toplam 22.5 saat süren yolculuk ardından otele girer girmez duş alıp, basın gösteriminin yapılacağı sinemaya yollandım. Takside uyumamak için büyük çaba harcarken gösterimin yapılacağı yere vardık. Filmin başlamasına tam yarım saat vardı. Ancak bina nedense terk edilmiş gibi duruyordu. Kapıdaki 'gece çalınız' yazan zili çaldım. Kapıyı, temizlikçi kılığında bir zenci kadın açtı. "Merhaba ben 'The Hottie and The Nottie' filmini izlemek için gelmiştim" dedim. Kadın şaşkınlık içinde "Ben ne hottie (seksi) ne de nottie (seksinin tam tersi) değilim, benimle dalga mı geçiyorsun?" deyince patladım: "Bakın hanımefendi tam 25 saattir bu filmi izlemek için yollardayım, taa Türkiye'den geldim. Lütfen girebilir miyim?"

İKİ METRELİK JASON
Kadın bu kez bana cevap vermek yerine içeri seslendi:"Jason, bi baksana buraya..." Maşallah Jason iki metre boyunda, dört metre eninde gürbüz bir Los Angelas yerlisi. Üzerinde de kendisi kadar karanlık bir güvenlik kıyafeti. Cümlemi (ama bu kez daha da sinirli şekilde) ona da tekrarladım. Jason'un tepkisi açık ve netti: "Hanımefendi kimliğinizi görebilir miyim?"

İŞTE RAHŞAN KLASİĞİ!
O an, Jason'un sıradan bir güvenlik değil, polis olduğunu anladım. Kuyruğumu bacaklarımın arasına sokup "iyk, iyk, iyk" sesleri eşliğinde kaçmak istedim. O an artık heyecan ve yorgunlukla İngilizce-Türkçe arası şu cümleyi sarf edebildim: "Jason Bey, canım kardeşim bakın bi yanlışlık var. Ben zaten hep böyle hatalar yaparım. İsterseniz Sezen Aksu'ya sorun. Onun konserine de böyle erken şey ettiydim. Sonra o elimden tutup götürmüştü!" Jason gülmeye başlayınca rahatladım. Meğerse gösterim akşammış ve ben Amerikan saat sistemini hayatım boyunca karıştıran bir insan olarak bir Rahşan Gülşan klasiğine imza atmış oldum.. Paris'le neler mi yaptım? Az sonra...