kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Şubat 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Pazar SABAH 
KAZIM KANAT

Müslüman ülkede kadın olmak!

Acemi bir aşk yazarı olan bu satırların yazarının canı çok sıkılıyor. Şundan efendim... Müslüman ülkede kadın olmak demek, acılar, mutsuzluklar, korkular ve elinden özgürlükleri alınmış halde yaşamak demektir. Oysa benim için bir 'gül' kadar güzel olan bu kadınların suçu Müslüman olmak mı? Sahi... Biz Müslüman erkekler, neden kadınların sevgi ve aşk ile dolu olmasını istemiyoruz. Neden bin bir türlü baskılarla onları mutsuz ediyoruz? Oysa kadınlar mutsuz olursa asıl, mutsuz olacak biz erkekler olmaz mıyız? Konuyu şu türban meselesine getirip, çene altından düğümleyerek sorunu çözmem. Sorun, o türbanın bir düğümü kadar basit değil ki... Sorunu herkese soruyorum: Suçları sadece sevmek olan kadınlara Müslüman ülkelerinde ne yapıldığını biliyor musunuz? Kadınların bu çektikleri acılara, baskılara acaba biz erkekler dayanabilir miyiz, diyorum. Kafanızı karıştırmak için biraz karışıklık yaratayım... Hani şu Afrika'nın bir Müslüman ülkesinde, sevgilisi ile seviştiği için recm edilen (çukura gömülüp taş atılarak öldürülen) kadından söz ediyorum. Hani şu Asya'nın iki ülkesi İran ve Arabistan'da, kadınları kör karanlığın içine atıp yaşatanlar var ya... Hani güzel bir aşk hikâyesinin cezası olarak, kadınları kırbaçlayan ve elini kolunu kesenler var ya... (Benim ülkemde böyle olaylara 'seviyeli ilişki' dedikleri de olur.) Biliyorum "Bu ne vahşet, bu ne geri kalmışlık," diyorsunuz. Eğer rahatlıyorsanız öyle deyin, sorunu çözün. Ama ben yine kafanızı karıştırayım: Töre cinayeti hangi ülkede? Berdel (takas evlilik) hangi ülkede? Ölen erkek kardeşin eşi ile diğer erkek kardeşin evlenme geleneği hangi ülkede? Görücü usulü ile (sevmeden, tanımadan, annebaba baskısı ile) evlenmek hangi ülkede? Erkeklerin gözü açılsın, hayatı öğrensin diye var olan 'eğreti gelinler' hangi ülkede? Kafanız karıştı değil mi? Öyleyse şu "Başörtüsünü çene altından bağlayıp sorunu çözdük," diyenlerin sorunlarına bir bakalım... Böyle bir yaşamı kadınlar kendi istedikleri için mi seçiyorlar? Yoksa anne babaları, "Büyüdün kızım, artık kapan," dedikleri için mi? Yoksa, "Evlendik. Bundan sonra saçının telini benden başkası göremez," diyen erkeklerin arzusuyla mı? Size komik gelecek ama soruyorum: Kadınlar, erkeklerden ne ister? Şimdi "Müslüman ülkede kadın olmak çok zor," desem, bana kadınlar mı kızar, yoksa erkekler mi? Şunun altını çizerek yazıyorum. Hayat bana şunu öğretti: Özgürlük, kadınların ruhunda var. Biliyorum, şu yazacaklarım çok can sıkacak. Ama ben yine de yazayım. Birincisi: Türkiye'den Yunan adalarına ayak basan kadınlar arasında, üstünü çıkarıp çırılçıplak denize girenler kim? Cevabı sizi şaşırtacak, ama bizim Türk kadınları... İkincisi: Kara çarşaf ve peçeyle dolaşan Asya ülkelerinin kadınları, Türkiye'ye ayak basar basmaz neden modern giysileri giyerler? (Başlarına türban takanlar, neden ve niçin inanılmaz modern kıyafet giyer?) Demek ki özgür olmak ve canının istediğini yapmak bir kadının rüyası. Demek ki kadınların rüyası, baskı altına alınabilir, ama asla kontrol edilemez. Size bir şey anlatayım mı? Bundan iki yıl önce 80 yaşını çoktan geçmiş anacağımı Bodrum koylarında bir ağacın gölgesine oturttum. Anacığım Ayşe sultanın, mutluluktan gözleri parlıyordu. "Bana cep telefonu al. Fotoğraf çekenden olsun," dedi. Gittim, aldım, geldim. Anacığım; cep telefonu ile sahilde yüzen, denizde oynayan ve mutluluk çığlıkları atan gençlerle kızların fotoğrafını çekti. Sonra da "İşte Mustafa Kemal'in hayali buydu," dedi. Anacığım, modern Türkiye için savaşmış, adı da 'liseli deli kıza' çıkmış biri ya. "Anne," dedim "burası Türkiye, sen niye bu kadar öfkelendin?" Elindeki gazetedeki fotoğrafı gösterdi. "Türkiye'yi geriye götürüyorlar oğlum!" Sonra başındaki örtüyü çıkardı. Ak saçları ortaya çıktı. "Ben bir daha başörtüsü takmayacağım. Rahmetli baban baş öğretmen Mehmet Kanat da yaşasaydı şu yaptığımı takdir ederdi," dedi. Ne diyeyim ki? 80 küsur yaşındaki anacığımın iki yıl önce söyledikleri bugün gerçekleşti? Namazını kılan, orucunu tutan, Kuran'ını okuyan anacığım artık başörtüsü takmıyor. Soranlara da "Ben Mustafa Kemal'in kızıyım," diyor.