kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Şubat 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Sadece türbana değil her şeye karşı onlar

Üniversiteler ayaklanmış gibi görünüyor.
Türbana geçit vermemekte kararlı olduklarını söylüyorlar.
Peki, üniversitelerimiz sadece türbana mı karşı.
Özgür düşünceye, Nobel Ödülü kazanmış yazarına, düşünürüne, farklı renklerin bir arada yaşamasına, öğrenci kulüplerine vs karşı değil mi?
Aslında üniversiteler modern toplumun temsil ettiği her değere karşı değil mi?
Niye böyle önemli gördükleri bir mücadelede yapayalnızlar.
Toplumun yazan, çizen, düşünen kesimleri, niye ağırlıklı olarak karşılarında; bunu sorguluyorlar mı hiç, merak ediyorum.
Üniversiteyi kışlaya çeviren, öğrenciyi etnik kimliğine göre ayırıp davranan, özgürlük ortamını yasaklı ortama çeviren onlar değil mi?
Bakın Türkiye'nin önde gelen üniversitelerinin haftalık entelektüel faaliyetlerine...
Ne kadar tek yanlı, Batı karşıtı oldukları ortaya çıkmayacak mı?
Onların okulunda Türkiye'nin sevilen edebiyatçıları yumurta saldırısına uğramadı mı?
Yazarlar, çizerler vurulurken, hapislerde sürünürken, 301 tartışılırken niye bu kadar gün çıkmadı sesleri?
Niye daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi istemediler.
Çünkü yasakçı ortam onları besliyor.
Bugüne kadar öğrencileri tek yönlü bir eğitimle yetiştirme yöntemini seçtiler.
Üniversiteyi fikirlerin çarpıştığı bir alan değil, fikirlerin yasaklandığı bir ortam olarak gördüler.
Toplumdan ve değerlerinden koptular.
Kendi kurdukları kalelerin içinde tek başlarına kalakaldılar.
Sadece türbanda, başörtüsünde değil, her alanda yasakları savunan bir grup kendisine nasıl destekçi bulabilir ki.
Bilime sınır çizen, fikrin önüne dogmayı koyanlar kendileri.
Üniversite kapısındaki gençlerin çığlıklarına kulak tıkayan kendileri.
Hiçbir şeye çözüm üretmeyen ama sürekli yasaklar konusunda direnenler de kendileri.
Toplum geldi ve onları aştı.
Çok karşı oldukları Osmanlı ulemasına benzediler giderek.
Tek dertleri ellerindeki gücü korumak.
Bağımsız bilim adamı olamayıp devlet memuru kalmalarının tek nedeni de bu zaten.
Memur zihniyetiyle üniversiteyi getirdikleri nokta da belli.
Yazık ettiler genç kuşaklara ve hala yazık edebilmek için mücadele ediyorlar.