56 yaşında bir okurum aradı. Kemik iliği bağışıyla ilgili uzun uzun sohbet ettik. (Bu konudaki yorumumu önümüzdeki hafta, "yerinde" yapacağım gözlemlerden sonra kaleme alacağım) Hanımefendi sohbetin sonunda, "Yüksel Bey, bu kadar karamsar bir muhabbetin ardından sizi gülümsetmesi umuduyla bir itirafta bulunacağım" dedi. "Sizi nerede okuyorum biliyor musunuz? Tuvalette... Çünkü kalabalık bir ailede insanın kendi kendisiyle kalabildiği, her türlü dış etkenden uzaklaştığı, adeta ana karnı gibi bir yerdir tuvalet..." "Sizi tuvalette okuyorum" lafı ilk duyuşta sevimsiz gelebilir. Ama ben okurumun bu itirafından "onur" duydum. Çünkü beni evinin en mahrem köşesinde ağırlıyor, cismen ve ruhen en "çıplak" olduğu anı benimle paylaşacak kadar bana güven duyuyor, konsantre olabilmek için kendisini dış dünyadan tecrit edecek kadar yazdıklarımı önemsiyordu. Aldığım sayısız ödül arasında bu "tuvalet ödülünü" gönül rafımın en mutena köşesine yerleştirdim.
Yayın tarihi: 2 Şubat 2008, Cumartesi
Web adresi: http://www.sabah.com.tr/2008/02/02/gny/haber,2FF12946884B4158A94306E5F199C87C.html
Tüm hakları saklıdır.