kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Şubat 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Utanmak ve hesap sormak

Tersanede, madende, maytap atölyesinde birer ikişer veya toplu halde ölüyorlar.
Sabah saatlerinde karılarına, çocuklarına veda edip sigortasız, güvencesiz işyerlerine koşuyorlar.
Sonra ölüm haberleri geliyor.

Ölümleriyle günün kahramanı oluyorlar.
Fotoğrafları tek sütun olarak gazete sayfalarına, televizyon ekranlarına yansıyor bir gün için.
Bir cenaze töreni düzenlenip büyük laflar ediliyor, devlet adamları falan gelip kocaman laflar ediyor.
Ardından unutuluyorlar.

Çünkü onların kaydı yok.
Hayatları, işyerleri, yaşam koşulları kayıt dışı.
Seçimden seçime oyları için hatırlandıklarında ödülleri bir çuval kömür, bir torba erzak oluyor.
Çünkü onlar sosyal devletin bireyleri değil, sadaka ekonomisinin köleleri.
Tuzla Tersanesi'nde 7 ayda 13 kişinin ölmesinin ardından tek kişinin parmağını kımıldatmaması, toplumun duyarsız kalması bu yüzden.
Tuzla'nın tekneleriyle, yatlarıyla övünüyoruz ama ölümleriyle utanmıyoruz artık.
Onlar zihnimizde de kayıt dışı.
"Vah vah" deyip geçiştirdiğimiz insanlar.
İstanbul'un göbeğinde Tayland modeliyle çalışıyorlar.
Bodrumlarda, patlayıcılarla iç içe, havasız ortamlarda.
Bizler de maalesef patronlarının dolar kuru şikayetlerini sık sık sayfalarımıza taşıyoruz ama kölelerinin yaşam koşullarına aldırış etmiyoruz.
Biz de utanmalıyız.
Onları ancak ölümlerinde gördüğümüz için utanmalıyız.
Hayattayken sorunlarını görmediğimiz, sesleri olmadığımız, ölümlerine engel olmak için parmağımızı kımıldatmadığımız için utanmalıyız.
Tepeden tırnağa.
Altı yıldır iktidarda olup çalışanın koşulunu düzeltmek için çaba harcamayanlar da, İstanbul'un göbeğinde böyle çalışma koşullarının sürmesine oy uğruna, rüşvet uğruna göz yumanlar utanmalı.
Vatandaşa terörist muamelesi yaparken bunca patlayıcının denetimsiz bir biçimde kentin göbeğinde yığılmasını görmezden gelenler de utanmalı.
Ve de hesap vermeli.
İşçisini en ilkel koşullarda çalıştıran ve yarın da çalıştırma cüretini gösterecek işveren de hesap vermeli.
Onun bu şartlarına göz yuman yerel yöneticiler, Çalışma Bakanlığı temsilcileri de, işçinin kavgasını vermek yerine rant kavgasına giren sendikacı da hesap vermeli.
Türkiye işçinin hayatının bu kadar ucuz olduğu bir ülke olmamalı.