kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 31 Ocak 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Tamamen öteki

28 Şubat dönemi öncesinde İstanbul Üniversitesi İletişim'de ders verdim.

Sınıfta, o kalabalık içinde başörtülü birkaç öğrencim de vardı. Sene başında üç, beş kişi ayrı bir köşeye atmışlardı kendilerini.

Diğer erkeklerin, kızların onlarla, onların da ötekilerle bir meselesi olmadığı için kısa süre sonra herkes birbirine karıştı.

Biri tartışmalara çok aktif katılıyordu. Demokrasi ,medya tartışmaları içinde, "kendi mahallesi" denen muhafazakar ortama da sıkı eleştiri getirmeye başladı; aynı, başı açık olup geldikleri, bulundukları dünyaları eleştiren, değiştirmek isteyen diğerleri gibi.

Başları kapalı ya da açık,inançları çok, az ya da yok,hepsi, onca duvara inat, zihnen,vicdanen, fikren özgürleşmeye çabalıyordu.

Başta cinsiyetçi ayrımcılık,her cinsten tahakkümü reddettiklerinde, boyun eğmemek isteyen başlarının dikleştiğini görüyor ama dışını fark etmiyordunuz bile. Kapı dışarı edildiklerinde, sadece birbirlerine ve de yasaklardan muaf erkeklere sığındıklarında, tamamen ötekileştirildiklerinde tamamen öteki oldular. Birbirleriyle çoğalınca, mağdur birey ama kitlede bir nokta, biraz demokrat ama çokça tek tip oldular.
Yasak başladığında bile, Bilgi Üniversitesi'ne, bir gazete saldırısı yüzünden pes edene kadar başörtülü öğrenci girebiliyordu.

Orada da öyle iki parlak öğrencim vardı. Önce kalabalık içinde tedirgin başlıyor,hocadan, sınıftan çekiniyor ama sonra özellikle sınıftakilerin, başı açık kızlarla onca erkeğin arkadaşlığı ile öğretim kadrosunun tavrı sayesinde herkes yakın oluyordu.

Üniversite onları artık almadığında, biri peruk takmış, diğeri reddetmişti. Onlara en çok sahip çıkıp protesto edenler "ötekiler"di; başı açık kızlar ile başlarının dışı kanunla düzenlenmeyen erkekler!

Şimdi büyüdüler; bir kısmı belki birbirlerine de karşıdır!
İmam hatipleri, Diyanet'i,mecburi din dersleri, dini fetvaları ile bize "laiklik" yutturan devlet, gasp ettiği bir hakkı, şimdi bize "demokratlık"yutturan bir iktidar ile iktidara karşı kitleye "milliyetçi laiklik" yutturmuş partiye teslim ediyor.

Bugüne kadarki çirkinlikti; bugünkü de öyle.2007'de, üniversitelinin ne giyip giyemeyeceğini laiklik sanmak da çirkinlikti; 2008'de, nasıl giyinip giyinemeyeceğini tarifle hak tanıdığını sanmak da öyle.
Çünkü, bu zatların hepsi birden, ne düşünüp düşünmeyeceğinizi dahi tarif etmek isteyen bir kültürün mensupları: İster laik, ister muhafazakâr!