kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Ocak 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Özgürlüğe düğüm atmak

Türkiye'de yıllardır süren bir sancı var: Başörtülü veya türbanlı kızların yüksek öğrenim hakkı.
Özal'ın "Anayasa Mahkemesi iptal eder, bir daha çözülemez" demesine rağmen, gündeme gelmemesi için ANAP'lı arkadaşlarını ikna edemediği bir maddenin iptali sonucu var olan bir uygulama bu.
Aslında doğrudan mahkeme kararına bağlı değil, çünkü 28 Şubat'a kadar fiilen uygulanmadığını biliyoruz.
28 Şubat'tan sonra ise fiilen uygulanan, takip edilen ve yasaklanan bir giyim tarzı oldu.
Gelinen nokta itibariyle özgürlükler bütünü içinde yeni anayasa ile çözülmesi idealdi.
Ancak AK Parti ve MHP uzlaşarak bu sorunu bugün çözme kararı aldılar.
Bu süreçte, başta Ergun Özbudun olmak üzere, hukukçuların uyarılarını da dinlemeye özen göstererek serbesti kapsamını tam olarak çizmeye karar verdikleri anlaşılıyor.
Burada anlaşılamayan unsur, genç kızların başörtüsü takmasına "Evet" diyen koca koca siyasetçilerin, bir de model tutturma çabası içine girmeleridir.
Başörtüsü konusuna üç türlü yaklaşabilirsiniz.
Ya konuyu özgürlükler açısından alır ve serbestliğini savunursunuz.
Ya özgün olarak inanç özgürlüğü kapsamında ele alır, tesettürü hak görürsünüz.
Ya da konuya sadece laiklik açısından bakıp yasak istersiniz.
Özgürlüğü hangi gerekçeyle savunuyor olursanız olun, ardından kalkıp bağlama şekline de müdahale edemezsiniz.
Eğer genç kızların üniversitede başörtülü okuma hakkını kabul ediyorsanız, tek kıstasınız yüzün tanınmasıyla ilgilidir.
Geri kalan kısım modacıların ilgi alanına girer, siyasetçilerin değil.
Çünkü ister çene altından bağlansın, ister boyundan, ortada saçları ve ziynet bölgesini kapayan bir örtü vardır.
Onu da bireyin kendi alanına bırakmanız gerekir.
Zaten uygulamaya geçince kimsenin kapı önünde, düğüm çene altından mı, boyun arkasından diye denetim gücü olmaz.
Önemli olan koca Meclis'in bu konuda düğüme takılıp kalmış olmasıdır.