kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ocak 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

Rousseau ve Locke

ROUSSEAU'DAN, Aydınlanma çağının en önemli düşünürlerinden biri olarak bahsedilir; "Devlet benim" diyen zihniyetin karşısında, egemenliğin halkta olduğunu savunmuştur. Ama, azınlık iradesini, "genel irade" denilen çoğunluğun iradesine tâbi kılmıştır.
John Locke ise, siyasal iktidarı, dokunulamaz kişi haklarıyla sınırlandırıp, çoğunluğun oluşturduğu iktidarın, her bireyin hayat, özgürlük ve servetini güvence altına almakla yükümlü olduğunu söylemiştir.
Rousseau'ya göre Locke'un düşünceleri, bugünkü demokrasi anlayışına daha uygundur; çünkü azınlığın çoğunluğa tâbi tutulmasına Locke karşı çıkar.
Tayyip Erdoğan'ın Meclis çoğunluğuna dayanarak, aklına gelen her şeyi yaptığı ileri sürülüyor. Erdoğan ise, aksine, milli iradenin üzerine çıkmak isteyenleri eleştiriyor. Rousseau'nun, azınlıktakilerin hakkını gözetmeyen genel irade kavramı, bugün makbul değildir ama, azınlığın iradesinin hâkim kılınmasına da, hiçbir demokraside rastlanmamıştır. " Başörtülüler üniversiteye gitmesin, meslek liselerinin önündeki katsayı engeli kalkmasın " diyenler, azınlık tahakkümüne meylettiklerini gözden kaçırmasınlar.
(Socrates'ten Aristo'ya, Rousseau'dan Locke'ye kadar hızlı bir ufuk turu için, Vahap Coşkun'un Liberte Yayınları' ndan çıkan İnsan Hakları kitabını tavsiye ederim.)