kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ocak 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

Türbanın yeni sınırları

Başörtüsütürban tartışmasının kritik noktalarından biri, açık biçimde ifade edildi: " Tam serbestlik ." Bunu, " devlet görevlileri de türbanlı olabilir " diye okuyoruz. Zaten o da söylendi.
Bu konudaki fikrim şöyle:
Bence... Organizasyonlar... Çalışanlarından, bazı kurallara uymalarını talep edebilir.
Yukarıda " organizasyon " kelimesini kullandım. Bundan kasıt; devlet kurumlarının yanı sıra " şirket " gibi özel kuruluşlardır.
Mesela ... Bir ilaç şirketi ya da tıbbi araştırma enstitüsü, laboratuarlarında özel giysilerle çalışılmasını talep eder. Kimse, " Ben mikroplardan korkmuyorum " diyemez. Bu " teknik " gerekliliktir.
Mesela ... Bir TV kanalı, Başbakan ile mülakat yapacak muhabirinin; kravat takmasını, ceket giymesini, tıraşlı olmasını isteme hakkına sahiptir. Muhabir aynı zamanda kanalın " imajıdır " çünkü...
Bir " ulus devletin ", toplumu geliştirmek için vatandaşlarını eğitme hakkı vardır. Bugün " zorunlu eğitimi " 8'den 11-12 yıla çıkarmayı düşünüyoruz.
Anarşist felsefeyi savunanlar, ultra liberaller ya da bir avuç radikal fikirliden başkası devletin bu hakkına karşı çıkmıyor.
Yuvarlak hesap 18 yaşına gelene kadar, çocuklar ve gençler, anne babaları kadar, devletin de vesayeti altındadır.
Ama ondan sonra iş değişir... 18 yaşından sonra kişi evlenebilir, askere gider, şirket kurar, suç işlediğinde "tam ceza" alır.
Üniversiteye giren bir "yetişkine", kendi "elemanı" olmadığı için, devletin kılık kıyafet zorunluluğu getirme hakkı yoktur. Yeter ki temel teknik ve güvenlik şartlarına uysun.
Mesela... Peçe takarak derse giremezsiniz; çünkü hocanın sizi "tanıması" gerekir. Yüzünüzü açacaksınız.
" İnancım izin vermiyor " diyerek, uygulamalı tıp sınavında kadın hastaya bakmayan öğrenci ise o dersten sınıfta kalır. Bu kadar basit!
Gelelim kamu çalışanlarına...
Tüm topluma hizmet veren bir organizasyon olarak, laik devletin çalışanları için belli bir kılık kıyafet şartnamesi hazırlaması gayet normaldir.
Bu onun hakkıdır.
Bütün inançlara karşı eşit mesafede durması gereken laik ulus devlet, " Benim memurum şöyle giyinir " diyebilir. Memur olmak istiyorsan o şartlara uyarsın.
" Hizmet alan " ile " hizmet veren " farkı kabaca budur. "Hizmet alan" konumundaki üniversite öğrencisi serbesttir. "Hizmet veren" memur ise devlete tabidir.
Bu modelde bazı " tutarsız " noktalar bulabilirsiniz. Uygulamada bazı "çelişkiler" ortaya çıkabilir.
Ancak ben bu modelin "gerçekçi" olduğunu, vatandaşların çoğunu tatmin edeceğini düşünüyorum.
"Peki, mesela avukatlar ne olacak" derseniz... Bilahare tartışırız.